SİSLİ BİR EYLÜLÜN ÜSTÜNE
Ne fırtınalar koptu
Denizler, karanlıkta oynaşan ıslak çarşafların
Rüzgarlar, keskin kılıçların parıltısıydı
Limanda yol bekleyen hiçbir gemi yoktuki zaten
Gözlerim rıhtımda öylece kaldı
Yüzümdeki solmuş renkler cümbüşünden
Arta kalan sadece onlardı
Ne depremler oldu
Ağır hasarlı ruhlarımızın şafak vaktinde
Şehir baştanbaşa virandı zaten
Dudakların boşlukta asılı kaldı
Binlerce sıradan yüzün içinde
Benden yana duran sadece onlardı
Ne yağmurlar yağdı
Kesif bir ayrılık içimizde ağır ağır yol alırken
Hiç çorak değildiki o topraklar zaten
Yine de tek çiçek vermedi yediveren
Geçmiş zamanlarda bir yerlerde
Hatırası kalan
Kelimeler
Bir bir uçtu göğe doğru
Her söz, yeşilini soldurup yere düşürdü bir yaprağı
Her hüzün, bir telini daha kopardı gitarın
Her hediye, biraz daha ağladı verilmeyi beklerken
Her akşam erguvan kırmızısıydı
Her sabah bıçak sarısı
Her kadeh şarap dolusu
Döküldü sisli bir eylülün üstüne
Ne fırtınalar koptu
Denizler, karanlıkta oynaşan ıslak çarşafların
Rüzgarlar, keskin kılıçların parıltısıydı
Limanda yol bekleyen hiçbir gemi yoktuki zaten
Gözlerim rıhtımda öylece kaldı
Yüzümdeki solmuş renkler cümbüşünden
Arta kalan sadece onlardı
Ne depremler oldu
Ağır hasarlı ruhlarımızın şafak vaktinde
Şehir baştanbaşa virandı zaten
Dudakların boşlukta asılı kaldı
Binlerce sıradan yüzün içinde
Benden yana duran sadece onlardı
Ne yağmurlar yağdı
Kesif bir ayrılık içimizde ağır ağır yol alırken
Hiç çorak değildiki o topraklar zaten
Yine de tek çiçek vermedi yediveren
Geçmiş zamanlarda bir yerlerde
Hatırası kalan
Kelimeler
Bir bir uçtu göğe doğru
Her söz, yeşilini soldurup yere düşürdü bir yaprağı
Her hüzün, bir telini daha kopardı gitarın
Her hediye, biraz daha ağladı verilmeyi beklerken
Her akşam erguvan kırmızısıydı
Her sabah bıçak sarısı
Her kadeh şarap dolusu
Döküldü sisli bir eylülün üstüne