ÖSS’ye hazırlanmaktan bunalan oğlum 19 mayıs tatilinden faydalanıp bir hava değişikliği yapalım diyince 15 mayıs Cuma akşamı İstanbul’dan Bursa’ya gidip 20 mayıs akşamı da kürkçü dükkanına döndük.
Genelde anamızın babamızın yanında evde-bahçede oturmakla beraber bir gün sabahtan akşama kadar Bursa’da ziyaret mekanlarını dolaşalım dedik. Bir kere açık ve net olarak şunu söyleyeyim ki sakatlar açısından İstanbul ile Bursa asla mukayese dahi edilemez. İstanbul belediyesinin bir çok icraatını belki tenkit ediyoruz, hatta kızıyoruz lakin “beterin beteri var” lafı çok doğru bir laf. Bursa’nın en işlek mekanı Ulucami önü ve Heykel meydanı. Ulucami önünde karşıdan karşıya geçmek için bir tane trafik lambası yok. Alt geçidi kullanmak zorundasınız. “Peki kullanayım” dediğinizde de iş bitmiyor zira yürüyen merdiven sistemi yok. Hadi ben basamakları yavaş yavaş inip çıktım lakin tekerlekli iskemle kullanan birisi nasıl inip çıkacak o merdivenlerden kimse düşünmemiş bunu. Daha doğrusu bizleri adam yerine koyup da kimse bunu düşünmek istememiş. Neticede Ulucami önünde karşıdan karşıya geçme imkanınız yok. Kelleyi koltuğa alıp Yaratana sığınıp şansınızı deneyeceksiniz. Ulucami’nin hemen önünde bir wc var. Merdivenle iniliyor ama Ulucami yönetimi bizleri adam yerine koymuş ve engelliler için bir merdiven sistemi yapmış kenefe. Hani koskoca belediyenin düşünmediğini cami yönetimi düşünmüş ya helal olsun valla. Sözün kısası Bursa’da sakatların şehir ve toplumsal hayatlarını kolaylaştıracak tedbirler alınmamış. Öyle bir anlayış hakim değil 1.818.000 (tabelaya göre) nüfuslu koca şehirde. Binmedim lakin metrosunda da bu yönde bir düzenleme yoktur gibime geliyor. Laf Ulucami’den açılmışken gidip gezebilecek durumdaki arkadaşlar camiyi sırf mihrabını görmek için gidip gezmeliler zira dünyada eşi emsali bulunmayan muazzam bir mihrap var camide. O güzellikten gözlerinizi ayıramıyorsunuz. Minber ise bir başka güzel ve öyle olduğu için de koca minberi camdan koruma altında tutuyorlar. Kısacası Ulucami Bursa’ya gidildiğinde ilk görülmesi gereken ziyaret mekanı.Bir diğer yer ise Emir Sultan hazretlerinin mekanı. Yeşil Camii de gezilmeden dönülmemesi gereken yerlerden birisi.Sultan II Murat Türbesi ve camii ve etrafındaki diğer türbeler burayı da mutlaka gezilip görülmesi gereken ziyaret mekanları arasında saymamızı gerektiriyor. Günümüz hırsızlarına baktığımızda bunların önce çalıp çırptıklarını, geberdikten sonra da hırsızlıkları ile orantılı kocaman gösterişli mezarlar yaptırdıklarını görüyoruz. Ama Rahmetli Sultan Murat’ın mezarının sadeliğini görseniz şaşar ve “burada yatan sultan mı yoksa zurnanın son deliği mi” dersiniz. Etraftaki türbelerde de hep saltanat mensupları yatmakta lakin tekerlekli iskemle kullanan arkadaşlar burada zorlanabilirler zira yollar eski büyük taşlardan ve düz değil üstelik bazı yerler merdivenli. Daha gezilecek çok yer vardı lakin zamanımız yetmediğinden bu kadarı ile yetindik. Kalanları da kısmetse bir ay sonra görmek umuduyla anamızın babamızın yanından ayrıldık. Bu arada fiyat listesini gördüm de Ulucami’nin oradaki harbi iskendercide iskenderin porsiyonu 16 TL. Heykel’in oradaki akrabasının dükkanı daha lüks olduğundan muhtemelen orada porsiyon daha pahalıdır gibime geliyor. Valla bir porsiyon iskender 16 TL, helal olsun, ne diyelim. İskenderi emsalsiz ve eşi bulunmaz tatta ama parası da maşallah.
Kısacası asıl amacım Bursa belediyesinin sakatlara karşı vurdumduymaz tavrını ifade etmek idi. Bunu yazarken ben şahsen yeri geldiğinde her ne kadar yerin dibine sokuyorsam da İBB’ye gerçekten teşekkür ediyorum zira en azından bizler için bir şeyler yapıyorlar veya yapıyor gözüküyorlar. Bursa’da yaşayan sakatların hali zora valla.
Bakın mesela eski Bursa B.Ş.Belediye başkanı AKP’den tekrar aday gösterilmedi. Aday gösterilmemesinin nedenleri arasında anormalleşen kanun dışı yapılaşmaya oy uğruna göz yumması ve IKEA’ya sattığı araziden elde edilen gelir ile şehir içinde yılda sadece 3-5 kere kullanılabilecek bir kongre kültür merkezi yapması idi.IKEA’ya satılan arazinin parasını kongre merkezi diye sokağa atmak yerine, o paranın çok cüzi bir kısmı ile sakatların şehir yaşantılarını kolaylaştırıcı önlemler alsaydı kötü mü olurdu? Mesela geçitlere yürüyen merdiven koyabilirdi veya Ulucami önü gibi bulunması zorunlu alanlara trafik ışıkları yerleştirebilirdi.
Ben her zaman şunu derim. Yönetici konumunda olup da bizleri düşünmeyen insanlara Rabbim akıl fikir versin, aklı fikri almak istemeyenlere de Rabbim bir şekilde onların anlayacakları dilden bizleri anlamalarını temin etsin. Bilmem anlatabildim mi duamı?
Kalın sağlıcakla.
Genelde anamızın babamızın yanında evde-bahçede oturmakla beraber bir gün sabahtan akşama kadar Bursa’da ziyaret mekanlarını dolaşalım dedik. Bir kere açık ve net olarak şunu söyleyeyim ki sakatlar açısından İstanbul ile Bursa asla mukayese dahi edilemez. İstanbul belediyesinin bir çok icraatını belki tenkit ediyoruz, hatta kızıyoruz lakin “beterin beteri var” lafı çok doğru bir laf. Bursa’nın en işlek mekanı Ulucami önü ve Heykel meydanı. Ulucami önünde karşıdan karşıya geçmek için bir tane trafik lambası yok. Alt geçidi kullanmak zorundasınız. “Peki kullanayım” dediğinizde de iş bitmiyor zira yürüyen merdiven sistemi yok. Hadi ben basamakları yavaş yavaş inip çıktım lakin tekerlekli iskemle kullanan birisi nasıl inip çıkacak o merdivenlerden kimse düşünmemiş bunu. Daha doğrusu bizleri adam yerine koyup da kimse bunu düşünmek istememiş. Neticede Ulucami önünde karşıdan karşıya geçme imkanınız yok. Kelleyi koltuğa alıp Yaratana sığınıp şansınızı deneyeceksiniz. Ulucami’nin hemen önünde bir wc var. Merdivenle iniliyor ama Ulucami yönetimi bizleri adam yerine koymuş ve engelliler için bir merdiven sistemi yapmış kenefe. Hani koskoca belediyenin düşünmediğini cami yönetimi düşünmüş ya helal olsun valla. Sözün kısası Bursa’da sakatların şehir ve toplumsal hayatlarını kolaylaştıracak tedbirler alınmamış. Öyle bir anlayış hakim değil 1.818.000 (tabelaya göre) nüfuslu koca şehirde. Binmedim lakin metrosunda da bu yönde bir düzenleme yoktur gibime geliyor. Laf Ulucami’den açılmışken gidip gezebilecek durumdaki arkadaşlar camiyi sırf mihrabını görmek için gidip gezmeliler zira dünyada eşi emsali bulunmayan muazzam bir mihrap var camide. O güzellikten gözlerinizi ayıramıyorsunuz. Minber ise bir başka güzel ve öyle olduğu için de koca minberi camdan koruma altında tutuyorlar. Kısacası Ulucami Bursa’ya gidildiğinde ilk görülmesi gereken ziyaret mekanı.Bir diğer yer ise Emir Sultan hazretlerinin mekanı. Yeşil Camii de gezilmeden dönülmemesi gereken yerlerden birisi.Sultan II Murat Türbesi ve camii ve etrafındaki diğer türbeler burayı da mutlaka gezilip görülmesi gereken ziyaret mekanları arasında saymamızı gerektiriyor. Günümüz hırsızlarına baktığımızda bunların önce çalıp çırptıklarını, geberdikten sonra da hırsızlıkları ile orantılı kocaman gösterişli mezarlar yaptırdıklarını görüyoruz. Ama Rahmetli Sultan Murat’ın mezarının sadeliğini görseniz şaşar ve “burada yatan sultan mı yoksa zurnanın son deliği mi” dersiniz. Etraftaki türbelerde de hep saltanat mensupları yatmakta lakin tekerlekli iskemle kullanan arkadaşlar burada zorlanabilirler zira yollar eski büyük taşlardan ve düz değil üstelik bazı yerler merdivenli. Daha gezilecek çok yer vardı lakin zamanımız yetmediğinden bu kadarı ile yetindik. Kalanları da kısmetse bir ay sonra görmek umuduyla anamızın babamızın yanından ayrıldık. Bu arada fiyat listesini gördüm de Ulucami’nin oradaki harbi iskendercide iskenderin porsiyonu 16 TL. Heykel’in oradaki akrabasının dükkanı daha lüks olduğundan muhtemelen orada porsiyon daha pahalıdır gibime geliyor. Valla bir porsiyon iskender 16 TL, helal olsun, ne diyelim. İskenderi emsalsiz ve eşi bulunmaz tatta ama parası da maşallah.
Kısacası asıl amacım Bursa belediyesinin sakatlara karşı vurdumduymaz tavrını ifade etmek idi. Bunu yazarken ben şahsen yeri geldiğinde her ne kadar yerin dibine sokuyorsam da İBB’ye gerçekten teşekkür ediyorum zira en azından bizler için bir şeyler yapıyorlar veya yapıyor gözüküyorlar. Bursa’da yaşayan sakatların hali zora valla.
Bakın mesela eski Bursa B.Ş.Belediye başkanı AKP’den tekrar aday gösterilmedi. Aday gösterilmemesinin nedenleri arasında anormalleşen kanun dışı yapılaşmaya oy uğruna göz yumması ve IKEA’ya sattığı araziden elde edilen gelir ile şehir içinde yılda sadece 3-5 kere kullanılabilecek bir kongre kültür merkezi yapması idi.IKEA’ya satılan arazinin parasını kongre merkezi diye sokağa atmak yerine, o paranın çok cüzi bir kısmı ile sakatların şehir yaşantılarını kolaylaştırıcı önlemler alsaydı kötü mü olurdu? Mesela geçitlere yürüyen merdiven koyabilirdi veya Ulucami önü gibi bulunması zorunlu alanlara trafik ışıkları yerleştirebilirdi.
Ben her zaman şunu derim. Yönetici konumunda olup da bizleri düşünmeyen insanlara Rabbim akıl fikir versin, aklı fikri almak istemeyenlere de Rabbim bir şekilde onların anlayacakları dilden bizleri anlamalarını temin etsin. Bilmem anlatabildim mi duamı?
Kalın sağlıcakla.