Engellilerden olaylara karşı ortak refkleks beklenir hep.. Daha doğrusu buna, bir olaya karşı ortak tavır demek lazım.. Olması beklenen olayları etkilemek de dahil buna.. İstenilmeyen olayları savmak içinse ortak kararlılık.... Engellilerin kendileri ve Engelli dostları da böyle sanır olayı.. Oysa ortak payda yoktur Engelli insanlar arasında..
Toplumda ötekileştirilmiş çok gurup ve insan vardır..
- Kadınlar, sadece kadın olduklarından dolayı öteki hissedebilirler kendilerini..
- Çocuklar kendilerine daha değişik davranıldığını hissedebilirler..
- Etnik kökene bağlı olarak öteki hissedebilir insan kendisini..
- Dini inancı değişik olan yada olmayanlar öteki sayılırlar..
- Cinsel tercihinden dolayı öteki sayılanlarda az değildir toplumda..
- Mesleki ötekileştirmeye uğrayanda az değildir..
- Ülkemizde bedensel eksikliği olan insanlarda ötekidir aslında..
Başka bir platformda da tartışmaya açmıştım bu konuyu.. İkiye ayırdım ötekileştirilenleri: Duygusal ötekiler.. Fiziksel ötekiler..
Duygusal ötekileştirilenler arasında acayip bir ortak refleks göreceksiniz.. Hemen hemen her konuda ortak düşünüp ortak tavır koyabilirler..
Fiziksel ötekilerin ortak bilinci oluşmamıştır daha. Oluşması gerekir. Ancak şimdilik öteki sayıldıklarının ayrımına varmanın ruhsal çöküntüsünü taşımaktansa, öteki olmadıklarının ispatı ile geçirirler zamanlarını. Zaten sistem kimseye ötekisin demez.. Duygusal ötekilere de sen ötekisin denmez.. Aksi söylenir hep.. Ancak sistemin yaptıkları ve yapmadıkları ile ötekileşir insanlar..
Ancak engelliler bunu şimdilik yutmaktadır.. Çünkü engellilik kişinin kendisiyle sınırlıdır.. Duygusal ötekileşmede ise tarihsel kökler yatar..
Hep söylenir; Ülkemizde engelli sayısı on milyonlara varır ve güçtürler.. Parti kursalar iktidar olurlar.. İstedikleri her yasayı çıkarabilirler… Birleşseler yer yerinden oynar diye.. Koca bir palavradır bu.. Temelinde yatan da bu fiziksel ötekiliğin ruha yansımamasıdır.. Aksine yaranma arsızlığı bile var denilebilir sisteme.. Duygusal ötekilere en saldırgan olan fiziksel ötekilerdir bu yüzden.. Öteki olmadığının kanıtı sanırım..
Toplumda ötekileştirilmiş çok gurup ve insan vardır..
- Kadınlar, sadece kadın olduklarından dolayı öteki hissedebilirler kendilerini..
- Çocuklar kendilerine daha değişik davranıldığını hissedebilirler..
- Etnik kökene bağlı olarak öteki hissedebilir insan kendisini..
- Dini inancı değişik olan yada olmayanlar öteki sayılırlar..
- Cinsel tercihinden dolayı öteki sayılanlarda az değildir toplumda..
- Mesleki ötekileştirmeye uğrayanda az değildir..
- Ülkemizde bedensel eksikliği olan insanlarda ötekidir aslında..
Başka bir platformda da tartışmaya açmıştım bu konuyu.. İkiye ayırdım ötekileştirilenleri: Duygusal ötekiler.. Fiziksel ötekiler..
Duygusal ötekileştirilenler arasında acayip bir ortak refleks göreceksiniz.. Hemen hemen her konuda ortak düşünüp ortak tavır koyabilirler..
Fiziksel ötekilerin ortak bilinci oluşmamıştır daha. Oluşması gerekir. Ancak şimdilik öteki sayıldıklarının ayrımına varmanın ruhsal çöküntüsünü taşımaktansa, öteki olmadıklarının ispatı ile geçirirler zamanlarını. Zaten sistem kimseye ötekisin demez.. Duygusal ötekilere de sen ötekisin denmez.. Aksi söylenir hep.. Ancak sistemin yaptıkları ve yapmadıkları ile ötekileşir insanlar..
Ancak engelliler bunu şimdilik yutmaktadır.. Çünkü engellilik kişinin kendisiyle sınırlıdır.. Duygusal ötekileşmede ise tarihsel kökler yatar..
Hep söylenir; Ülkemizde engelli sayısı on milyonlara varır ve güçtürler.. Parti kursalar iktidar olurlar.. İstedikleri her yasayı çıkarabilirler… Birleşseler yer yerinden oynar diye.. Koca bir palavradır bu.. Temelinde yatan da bu fiziksel ötekiliğin ruha yansımamasıdır.. Aksine yaranma arsızlığı bile var denilebilir sisteme.. Duygusal ötekilere en saldırgan olan fiziksel ötekilerdir bu yüzden.. Öteki olmadığının kanıtı sanırım..