Yazıyla ilgili polemik yapmak işin en kolay yanı. Onun için bunu yapmayıp, yazının genel bakışını değerlendirmenin doğru olacağını düşünüyorum.
Yazıyı okurken dikkatimi çeken ilk şey, samimi, cesurca ve daha da önemlisi engelli kişilerin yanında yer alan ifadeleri barındırdığıydı. Belki iki takım oyuncularının ve/veya Nemrut'a tırmanan arkadaşların düşüncelerini de yansıtabilse daha doğru olabilirdi. Ama olsun, bu haliyle bile biz engellilerden yana! Hatta bu ve benzeri yazılar haftada bir iki yazar tarafından yazılsa biz engellilerin bir çok sorunu hallolur diye düşünüyorum.
Bence herkes istediği sporu, etkinliği, protestoyu... yapar, buna kimse karışamaz. Bu kavramların engellisi, sağlıklısı yoktur.
Biz engellilerin her zaman söylediği gibi "Biz ayrımcılık istemiyoruz. Bize normal insan gibi davranılsın, yeter"
Peki...
Bu lafı sakız gibi ağzımızdan düşürmüyoruz ama birileri çıkıp:
"oynan oyun izleyiciler açısından zevkli değil! 1. lig takımlarının ya da futbol hariç diğer branşlardaki müsabakaların dahi gazetelere haber yapılmadığı, televizyonlarda gösterilmediği bir ülkede, sırf sporcular engelli diye haber olması doğal mı?"
dediğinde hemen bozuluyoruz! Niye? Haksız mı? Bu müsabakalar sağlıklı bireyler tarafından yapılsaydı bu kadar gündem olur muydu? Kaldı ki önemli bir müsabaka ya da başarı da yok ortada! Arkadaşlar arasında zevk için yapılan güzel bir maç, o kadar.
Nemrut dağına asker sırtında çıkma olayına gelince bence de tam bir hakaret. Okuyunca utandım! Be kardeşim dağa çıkmak istiyorsan annen, baban, arkadaşın yok mu? Neden onların sırtına binip dağa çıkmıyorsun? Ya da o "iyiliksever" Rotary üyeleri neden sırtlarına birer engelliyi alıp "zirveye tırmanma" etkinliğini o şekilde yapmıyorlar?
Asker engellinin "hamal"ı mı? Asker bir bunu yapmamıştı, çok şükür onu da yaptırdılar!
Velhasıl biz engelliler eğri oturup doğru konuşalım!
Lafa geldiği zaman siyasilere, basına, sivil toplum örgütlerine sitem ediyor ve "engelliler suistimal ediliyor; işlerine geldiği zaman yanımızdaymış gibi davranıyorlar ama gerçekten yanımızda olmalarını istediğimiz zaman ortadan kayboluyorlar!" diyoruz.
O zaman bu "suistimallere" müsaade etmeyelim.
Aramızda yaptığımız maçları, takla atan felçliyi, koklayarak yemeğin tuzuna bakan körü, dans eden sağırı, okumayı öğrenen zihinsel engelliyi... haber yapacaklarına, engellilerin haklarını, yaşadıkları sosyal güvenlik, sağlık, eğitim... sorunlarını haber yapsınlar,
Yıllardır çıkartılmayan engelliler yasasının neden çıkmadığını haber yapsınlar,
650 milyarın üzerinde faiz geliri olan "ağalardan" vergi alınmazken, engelli kişilerin vergi indirim haklarının neden geri alındığını haber yapsınlar,
Milyonlarca engellinin şehirlerde neden gezemediğini haber yapsınlar...
Kısacası İlker Sarıer'e ve onun gibi düşünüp yazan büyüklerimize şahsım adına teşekkür ederim. Umarım ülkemizdeki engellilerin dünyadaki emsalleriyle aynı hak ve standartlara kavuşması için hep "haber" yaparlar.
Saygılarımla
Yazıyı okurken dikkatimi çeken ilk şey, samimi, cesurca ve daha da önemlisi engelli kişilerin yanında yer alan ifadeleri barındırdığıydı. Belki iki takım oyuncularının ve/veya Nemrut'a tırmanan arkadaşların düşüncelerini de yansıtabilse daha doğru olabilirdi. Ama olsun, bu haliyle bile biz engellilerden yana! Hatta bu ve benzeri yazılar haftada bir iki yazar tarafından yazılsa biz engellilerin bir çok sorunu hallolur diye düşünüyorum.
Bence herkes istediği sporu, etkinliği, protestoyu... yapar, buna kimse karışamaz. Bu kavramların engellisi, sağlıklısı yoktur.
Biz engellilerin her zaman söylediği gibi "Biz ayrımcılık istemiyoruz. Bize normal insan gibi davranılsın, yeter"
Peki...
Bu lafı sakız gibi ağzımızdan düşürmüyoruz ama birileri çıkıp:
"oynan oyun izleyiciler açısından zevkli değil! 1. lig takımlarının ya da futbol hariç diğer branşlardaki müsabakaların dahi gazetelere haber yapılmadığı, televizyonlarda gösterilmediği bir ülkede, sırf sporcular engelli diye haber olması doğal mı?"
dediğinde hemen bozuluyoruz! Niye? Haksız mı? Bu müsabakalar sağlıklı bireyler tarafından yapılsaydı bu kadar gündem olur muydu? Kaldı ki önemli bir müsabaka ya da başarı da yok ortada! Arkadaşlar arasında zevk için yapılan güzel bir maç, o kadar.
Nemrut dağına asker sırtında çıkma olayına gelince bence de tam bir hakaret. Okuyunca utandım! Be kardeşim dağa çıkmak istiyorsan annen, baban, arkadaşın yok mu? Neden onların sırtına binip dağa çıkmıyorsun? Ya da o "iyiliksever" Rotary üyeleri neden sırtlarına birer engelliyi alıp "zirveye tırmanma" etkinliğini o şekilde yapmıyorlar?
Asker engellinin "hamal"ı mı? Asker bir bunu yapmamıştı, çok şükür onu da yaptırdılar!
Velhasıl biz engelliler eğri oturup doğru konuşalım!
Lafa geldiği zaman siyasilere, basına, sivil toplum örgütlerine sitem ediyor ve "engelliler suistimal ediliyor; işlerine geldiği zaman yanımızdaymış gibi davranıyorlar ama gerçekten yanımızda olmalarını istediğimiz zaman ortadan kayboluyorlar!" diyoruz.
O zaman bu "suistimallere" müsaade etmeyelim.
Aramızda yaptığımız maçları, takla atan felçliyi, koklayarak yemeğin tuzuna bakan körü, dans eden sağırı, okumayı öğrenen zihinsel engelliyi... haber yapacaklarına, engellilerin haklarını, yaşadıkları sosyal güvenlik, sağlık, eğitim... sorunlarını haber yapsınlar,
Yıllardır çıkartılmayan engelliler yasasının neden çıkmadığını haber yapsınlar,
650 milyarın üzerinde faiz geliri olan "ağalardan" vergi alınmazken, engelli kişilerin vergi indirim haklarının neden geri alındığını haber yapsınlar,
Milyonlarca engellinin şehirlerde neden gezemediğini haber yapsınlar...
Kısacası İlker Sarıer'e ve onun gibi düşünüp yazan büyüklerimize şahsım adına teşekkür ederim. Umarım ülkemizdeki engellilerin dünyadaki emsalleriyle aynı hak ve standartlara kavuşması için hep "haber" yaparlar.
Saygılarımla