Kızımın öğrenim parası hesabıma Cuma günü kılı kılına geldi. O gün parayı çekmem ve ertesi gün de kayıt yaptırmam gerek zira son gün. Bankanın kapanmasına 10-15 dakika var. Arabayı da bankadan uzak bir yere park edebildim zira Bakırköyde park yeri bulabilmek mesele. Çok hızlı koşar adımlarla bankaya yürümeye başladım. Tabii bu ayakla ne kadar hızlı yürüyebilirsiniz o da başka mesele. Neyse buna da şükür. Bankanın kapanmasına 2 veya 3 dakika kala içeri girdim ve doğru vezneye yönelip para çekeceğimi söyledim ama nefes nefeseyim, zor konuşuyorum. Beni koltuğuna oturtup su verdi arkadaşlar sağ olsunlar. Paramı aldım ve biraz daha dinlendikten sonra arabama binip eve doğru yola koyuldum. Cevizlibağ taraflarına gelirken o nefes nefese kalma halim geçtiği için bir sigara tüttürmeye başlamıştım ama Cevizlibağa geldiğimde hem göğsümde hafiften bir sızı başladı hem de ter akmaya. Cevizlibağı geçip Topkapıdan Yedikule istikametine sapınca ağrım gitgide şiddetlendi, dayanılmaz hal almaya başladı. Abdi İpekçi Spor Salonunun hemen yanında bir benzinci var. Arabayı oraya park edip ambulans çağırayım dedim ilk önce ama yanımdaki o zamana göre yüklü para hastanede o hengamede kalk gidelim olabilir endişesi ile vaz geçtim. Zar zor ve kazalardan kıl payı kurtularak evin yanındaki otoparka gelip çocuğa anahtarı verdim. Keşke çocuktan beni eve ulaştırması için yardım isteseydim ama istemedim. İki kat çıkıp kendimi yatağa attım ve bir o yana bir bu yana deliler gibi kendimi savurmaya başladım zira göğüs ağrısı o kadar şiddetlendi ki anlatılacak, tarif edilecek gibi değil. Hanım hemen Cerrahpaşada profesör olan bir arkadaşıma telefon açıp durumumu söylemiş, arkadaşım da kalp krizi geçiriyor hemen getir hastaneye demiş. Bu arada istifra ettim ve istifra edince biraz rahatladım, ağrım azaldı ama yine var. Arkadaşım sağ olsun acile haber vermiş, benim gelmemi bekliyorlarmış. Hastaneye gelir gelmez tansiyon filan ölçtüler ama ölçen kız herhalde acemi idi ki nabzı alınmıyor diye bağırdı. Bir başka hemşire geldi ve hemen ölçüm yapıp akabinde yoğun bakıma postaladılar beni. Yoğun bakımda bir şeyler ölçmeye çalışıyorlar ama ne ölçmeye çalışıyorlar anlamadım zira tıp dili ile konuşuyorlar. O ana kadar yerinde olan kafam da artık bulanmaya başladı. Filmlerde görürüz ya iki tane yuvarlak aleti göğse koyup elektro şok verirler hastaya, işte tam ona hazırlanmaya başladılar ki hemşire veya doktorun bir tamam tamam geldi geldi diye bağırınca şok aletini kullanmaktan vaz geçtiler. Bir iki gün yoğun bakımda kalıp akabinde servise arkadaşın ayarladığı odaya geçtim. Orada da birkaç gün kaldım. Testeler, anjiyo filan derken taburcu oldum ve neticede 3 stend takıldı bilahare. Doktorun biri aynen şunu söyledi: Senin ölmüş olman gerekirdi, nasıl yırttın paçayı anlamadım. Eeee öldürmeyen Allah öldürmüyor. Ama Hz.İbrahimin düşmanı Nemrut ise bir sivrisinek tarafından imha edildi.
Herkese sağlıklı günler.
Neticede Allah kimseye bu musibeti tattırmasın, ağrısı dayanılacak gibi değil.