Ben, “başıma gelmez” dememiştim ama olabileceğini de hiç aklıma getirmediğim bir olayı, on yıl kadar önce yaşadım. Denize atlarken boynumu kırdım ve omuriliğim zarar gördü. Artık yürüyemiyorum. Henüz tıp dünyasında çaresi olmadığından muhtemelen iyileşemeyeceğim. Gerçi o kadar hızla gelişen teknoloji düşünülünce, bir ihtimal de olsa, bulunabilecek tedavi bana da yetişir belki. İşte buradaki sihirli sözcük “belki”. Umutların yitirilmesine engel bir kelime “belki”.
Neyse ki 28 yaşıma kadar yaşadığım hayat çok renkli ve hareketliydi. Buna rağmen, yapılmak üzere hazırlanmış birçok planı unutmak zorunda kaldım. “Keşke” ile başlayan cümleler kurdum. “Neden ben?” sorusu sürekli yankılandı içimde. Sanki başkasının başına gelmesi normal de, benim başıma gelmesi anormalmiş gibi. Başkasının başına gelseydi, içten içe bir sevinç mi yaşayacaktım yoksa? Bir an, en çok sevdiğim insanın (4 yaşındaki yeğenimin) başına geldiğini düşününce bile fena oluyorum. Onun başına gelmesindense, benim başıma geldiği için mutluyum artık.
İyi tarafları da oldu bu olayın. O an birlikte olduğum kız arkadaşım, bir müddet sonra “ben senin iyileşmeni bekleyemem”, diyerek gitti. O an, onunla evli olmadığıma çok sevinmiştim. Hastane ve evde o kadar çok ziyaretçim oldu ki, hem şaşkınlık hem de gurur duymuştum. Hayalimdeki tiyatroda sahne alma imkânını bile tekerlekli sandalyem sayesinde elde ettim. En güzel kısmı da; sağlıklı olsaydım asla tanıyamayacağım pek çok kişiyle tanışmış olmam. Bu saydıklarıma “züğürt tesellisi” demek, tabi ki mümkün. Ama bardağın dolu kısmını görmek bazen kaçınılmazdır!
Ne kadar çok şey yaşarsanız yaşayın, her zaman yapılmayı bekleyen, gerçekleşmesi umulan hayaller olacaktır. Boşa harcanan vaktiniz olmasın, yeter. Kaza yapma riski var diye arabaya binmemek olmaz. Ama tedbir almadan da olmaz. Denge lazım her şeyde. Bize düşen; olabildiğince çok hayali gerçeğe çevirmektir. En azından bunun için uğraşmak. Mümkün olduğunca içinizde ukde kalmasın. Sevebildiğiniz sürece sevin. Saklamayın ve saklanmayın. Gezebildiğiniz sürece gezin. Ertelemeyin. İçinizden gelen sesi bastırmayın. Yarını görmeniz garanti değil. Öyleyse bugünü iyi değerlendirin. Ama uzun yaşama ihtimalini unutup, ipin ucunu kaçırmayın. Ben bu dengeyi pek kuramadım. Siz başarırsınız umarım.
Tüm hatalarımla seviyorum kendimi ve yaşadıklarımı. Hep içimden geleni yaptım. İyi ki yapmışım! En azından “keşkeler” daha az hayatımda.
Neyse ki 28 yaşıma kadar yaşadığım hayat çok renkli ve hareketliydi. Buna rağmen, yapılmak üzere hazırlanmış birçok planı unutmak zorunda kaldım. “Keşke” ile başlayan cümleler kurdum. “Neden ben?” sorusu sürekli yankılandı içimde. Sanki başkasının başına gelmesi normal de, benim başıma gelmesi anormalmiş gibi. Başkasının başına gelseydi, içten içe bir sevinç mi yaşayacaktım yoksa? Bir an, en çok sevdiğim insanın (4 yaşındaki yeğenimin) başına geldiğini düşününce bile fena oluyorum. Onun başına gelmesindense, benim başıma geldiği için mutluyum artık.
İyi tarafları da oldu bu olayın. O an birlikte olduğum kız arkadaşım, bir müddet sonra “ben senin iyileşmeni bekleyemem”, diyerek gitti. O an, onunla evli olmadığıma çok sevinmiştim. Hastane ve evde o kadar çok ziyaretçim oldu ki, hem şaşkınlık hem de gurur duymuştum. Hayalimdeki tiyatroda sahne alma imkânını bile tekerlekli sandalyem sayesinde elde ettim. En güzel kısmı da; sağlıklı olsaydım asla tanıyamayacağım pek çok kişiyle tanışmış olmam. Bu saydıklarıma “züğürt tesellisi” demek, tabi ki mümkün. Ama bardağın dolu kısmını görmek bazen kaçınılmazdır!
Ne kadar çok şey yaşarsanız yaşayın, her zaman yapılmayı bekleyen, gerçekleşmesi umulan hayaller olacaktır. Boşa harcanan vaktiniz olmasın, yeter. Kaza yapma riski var diye arabaya binmemek olmaz. Ama tedbir almadan da olmaz. Denge lazım her şeyde. Bize düşen; olabildiğince çok hayali gerçeğe çevirmektir. En azından bunun için uğraşmak. Mümkün olduğunca içinizde ukde kalmasın. Sevebildiğiniz sürece sevin. Saklamayın ve saklanmayın. Gezebildiğiniz sürece gezin. Ertelemeyin. İçinizden gelen sesi bastırmayın. Yarını görmeniz garanti değil. Öyleyse bugünü iyi değerlendirin. Ama uzun yaşama ihtimalini unutup, ipin ucunu kaçırmayın. Ben bu dengeyi pek kuramadım. Siz başarırsınız umarım.
Tüm hatalarımla seviyorum kendimi ve yaşadıklarımı. Hep içimden geleni yaptım. İyi ki yapmışım! En azından “keşkeler” daha az hayatımda.