"Kürk Mantolu Madonna" kitabı, yalnız tüm zamanların en hüzünlü aşk öyküsü olmakla kalmaz, aynı zamanda, edebiyatımızın en başarılı psikolojik anlatılarından da birisidir. Yenilmiş, silik, içine kapanmış bir insan kişiliği üzerine yapılmış çözümlemeler, o kişiliğin ardındaki çok zengin bir duygu ve düşünce dünyasının tasviri, kullandığı dilin sadeliği ve güzelliği, "Kürk Mantolu Madonna" yı bugün de okunur, güncel kılan özellikler. Yazarın nitelemesi ile, bu "uzun hikaye" bizlerde zaman duygusu hissettirmekte olağanüstü başarılı. Hızlı bir tempo ile giden ilk bölüm, Raif'in gençliğini ve duygularını aynen yansıtır. Önce yabancı bir ülkeye gelmenin çekingenliği ile geçen ağır tempo, onun aşkı bulması ile hızlanıverir. İkinci bölüm ise, kendini bu taşra kasabasına mahkum etmiş bir insanın yaşamına, taşradaki zaman akışına uygun olarak durağanlaşır; beklenecek bir şey yoktur, değişecek bir hayat yoktur; beklenen son ölümdür.....Ve yazar, bu dingin yaşam ile sözdizimi arasındaki uyumu yakalar. Ancak böylelikledir ki, okuyucu o canlı, umut dolu gençliğin yerini tükenmiş, nihilist bir yaşamın almasının trajedisi ile duygudaşlık edebilir.
Not:2 gün de bitirdiğim bir kitap...
*Zaman zaman Maria PUDER'le benzeşen yanlarımın olduğunu varsaydığım..İnsanlara anlatamadığım..
*Zaman zaman Raif efendinin durumundan ötürü üzüntü duyduğum..
*Netice itibariyle Rus edebiyatının tadını damağımda hissettiğim bir yerli yapıt...Okunmaya değer diyorum..
Küçük bir not daha:Maria PUDER karakteri hakkında;sabahattin alinin öldükten sonra parçalanmış cesedinin yanında çıkan bir notta "maria puder ölmedi" yazıyormuş..bundan esinlenen bir yazar kitap bile yazmış madonna hakkında..Öyle güçlü bir karakter..