K
ök hücre körlüğe umut oldu. Farelerde embriyonik kök hücreler kullanılarak hasarlı retina hücrelerinin yenilenmesi sağlandı
Halk arasında tavuk karası olarak bilinen ve genç yaşlarda başlayıp ilerleyici görme kaybına, hatta körlüğe neden olan ‘retinis pigmentosa (RP)’, gözün retinasını etkileyen bir grup kalıtsal göz hastalığı ve tedavisi henüz yok. Genellikle akraba evlilikleri sonucu gelişen hastalıktan ülkemizde 2 milyondan fazla kişinin muzdarip olduğu düşünülüyor. Tüm dünyada bu hastalık yüzünden tamamen kör olanların sayısı 1.5 milyonu buluyor. İşte, Columbia Üniversitesi’nde yürütülen bir çalışma, bu hastalar için umut oacak. Araştırmada RP hastası farelere embriyonik kök hücre nakledildi ve hayvanların yarısında görme kaybının düzeldiği görüldü. Bilim adamları bu araştırmadan elde edilen bulguların ileri yaşlarda görülen ve yine görme kaybına yol açan makula dejenerasyonu (sarı nokta hastalığı) ve retina hastalıklarının diğer formları için de tedavi geliştirilmesini sağlayacağın belirtti. Prof. Dr. Stephen Tsang’ın liderliğinde yürütülen çalışmaya dair sonuçlar, saygın tıp dergisi Transplant’ın bu ayki sayısında da yayınlandı.
RETİNA GİBİ ÇALIŞIYOR
Antalya’da düzenlenen 6. Ulusal Kemik İliği Transplantasyonu ve Kök Hücre Tedavileri Kongresi’nde konuşan Türk Hematoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Muhit Özcan, fareler üzerinde yapılan bu deneyin büyük bir umut olduğunu belirterek “Kök hücrenin artık, kemik iliği nakli dışında da birçok kullanım alanı var ve büyük araştırmalar yürütülüyor. Dr. Tsang’ın çalışmasında farelerden alınan embriyonik kök hücreler, retinaya transfer edildi. Nakil sonrası kök hücre hem oraya yerleşti hem de retina hücresi gibi faaliyet göstermeye başladı. Bugüne kadark kök hücreler oraya yerleşebiliyor ama işlevsel olmuyordu. Çalışmada embriyonik kök hücrelerin farelerde retinis pigmentosayı da tedavi ettiği ortaya çıktı” dedi.
SIRADA İNSAN DENEYİ VAR
Çalışmanın çok önemli olduğunu ancak halen pürüzler bulunduğunu belirten Prof. Dr. Özcan, “Örneğin bazı komplikasyonlar da oldu. Farelerin bir kısmında iyi huylu tümörler görüldü. Bu sorunların da giderilmesi gerekiyor. Daha fazla deneye ihtiyaç var. Retina hücreleri üretilebildiyse retinayla ilgili tüm hastalıklarda bizim işimize yarayacak demektir. Bunlar olduğunda körlüğe de çözüm bulunabilir. Hayvan deneylerinin yanı sıra insanlar üzerinde de araştırma yapılmalı“ diye konuştu.
Felçlilere umut vaad ediyor
Prof. Dr. Muhit Özcan, Stanford Üniversitesi’nde ‘herhangi bir hücrenin kök hücre özelliği kazandırılıp sinir hücresine dönüşmesinin” bu anlamda en büyük çalışmalardan biri olduğunu açıkladı. Özcan sözlerini şöyle noktaladı: “Bunun avantajı şu: Dışarıdan verdiğimiz hücre (kök hücre) kanser yapabiliyor. Bu riski ortadan kaldırıyorsunuz. Bunlar Ay’daki ilk adım gibi dev adımlar. Bu konuştuğumuz şey bir devrimin başlangıcı olabilir. Hücrenin yeniden planlanarak kök hücreye ihtiyaç olmadan sorun çözülebilecek. Mucizevi ilerlemeler oluyor ama tüm bu gelişmeler henüz felçli bir insanı koşturabilecek noktada değil.”
Ciltteki kırmızı lekeler Pemfigus’un habercisi
• Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ayşe Akman, derinin kendini yabancı olarak algılayarak kendisiyle savaşmaya başlamasıyla ortaya çıkan Pemfigus hastalığının ölümcül olabildiğini bildirdi. Doç. Dr. Ayşe Akman, derinin üst tabakasında hücreleri birbirine bağlayan bir takım proteinler bulunduğunu, Pemfigus hastalığını taşıyan bireylerde bu protein yapılarına karşı vücudun otoantikor üretmeye başladığını söyledi. Nedeni bilinmeyen bu hastalıkta, derinin kendisini yabancı olarak algıladığını belirten Akman, “Deri bir anlamda kendi kendiyle savaşıyor” dedi. Doç. Dr. Ayşe Akman, Pemfigus’un deride su toplayan tipleri olduğu gibi, su toplaması belli olmayan kabuklanan tipleri de olabildiğine işaret etti. Vücutta bazen kırmızı yamaların çıktığını, bu tiplerde güneşte tetikleyen şikayetlerin oluştuğunu belirten Akman, kimilerinde de hastalığın ağızda iyileşmeyen yaralar şeklinde görüldüğünü kaydetti.
TEDAVİDE ERKEN TEŞHİS ŞART
Akman, şu bilgileri verdi: “Deride herhangi kabuklu yara iyileşmiyorsa, su toplama şikayetleri varsa, o zaman da doktora gidilmesi lazım. Pemfigus, basit bir egzamayla sedefle ağız içi ilaç reaksiyonlarıyla da karışabiliyor.” Hastalığın iyileştiği bir dönem olsa bile, sonradan yineleyebileceğine dikkati çeken Akman, ‘’Kimilerinde ilaç kullanma süresi ömür boyu olabiliyor. Bazı hastalar ise yıllarca ilaçsız kalabiliyorlar’’ diye konuştu. Doç. Dr. Akman, hastalığın erken teşhisi halinde yaraların vücuda yayılmadan tedaviye başlanabileceğini, bu bakımdan vücudunda belirtiler oluşan kişilerin en kısa sürede sağlık kuruluşlarına başvurmaları gerektiğini sözlerine ekledi.
Kaynak.stargazete.com
ök hücre körlüğe umut oldu. Farelerde embriyonik kök hücreler kullanılarak hasarlı retina hücrelerinin yenilenmesi sağlandı
Halk arasında tavuk karası olarak bilinen ve genç yaşlarda başlayıp ilerleyici görme kaybına, hatta körlüğe neden olan ‘retinis pigmentosa (RP)’, gözün retinasını etkileyen bir grup kalıtsal göz hastalığı ve tedavisi henüz yok. Genellikle akraba evlilikleri sonucu gelişen hastalıktan ülkemizde 2 milyondan fazla kişinin muzdarip olduğu düşünülüyor. Tüm dünyada bu hastalık yüzünden tamamen kör olanların sayısı 1.5 milyonu buluyor. İşte, Columbia Üniversitesi’nde yürütülen bir çalışma, bu hastalar için umut oacak. Araştırmada RP hastası farelere embriyonik kök hücre nakledildi ve hayvanların yarısında görme kaybının düzeldiği görüldü. Bilim adamları bu araştırmadan elde edilen bulguların ileri yaşlarda görülen ve yine görme kaybına yol açan makula dejenerasyonu (sarı nokta hastalığı) ve retina hastalıklarının diğer formları için de tedavi geliştirilmesini sağlayacağın belirtti. Prof. Dr. Stephen Tsang’ın liderliğinde yürütülen çalışmaya dair sonuçlar, saygın tıp dergisi Transplant’ın bu ayki sayısında da yayınlandı.
RETİNA GİBİ ÇALIŞIYOR
Antalya’da düzenlenen 6. Ulusal Kemik İliği Transplantasyonu ve Kök Hücre Tedavileri Kongresi’nde konuşan Türk Hematoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Muhit Özcan, fareler üzerinde yapılan bu deneyin büyük bir umut olduğunu belirterek “Kök hücrenin artık, kemik iliği nakli dışında da birçok kullanım alanı var ve büyük araştırmalar yürütülüyor. Dr. Tsang’ın çalışmasında farelerden alınan embriyonik kök hücreler, retinaya transfer edildi. Nakil sonrası kök hücre hem oraya yerleşti hem de retina hücresi gibi faaliyet göstermeye başladı. Bugüne kadark kök hücreler oraya yerleşebiliyor ama işlevsel olmuyordu. Çalışmada embriyonik kök hücrelerin farelerde retinis pigmentosayı da tedavi ettiği ortaya çıktı” dedi.
SIRADA İNSAN DENEYİ VAR
Çalışmanın çok önemli olduğunu ancak halen pürüzler bulunduğunu belirten Prof. Dr. Özcan, “Örneğin bazı komplikasyonlar da oldu. Farelerin bir kısmında iyi huylu tümörler görüldü. Bu sorunların da giderilmesi gerekiyor. Daha fazla deneye ihtiyaç var. Retina hücreleri üretilebildiyse retinayla ilgili tüm hastalıklarda bizim işimize yarayacak demektir. Bunlar olduğunda körlüğe de çözüm bulunabilir. Hayvan deneylerinin yanı sıra insanlar üzerinde de araştırma yapılmalı“ diye konuştu.
Felçlilere umut vaad ediyor
Prof. Dr. Muhit Özcan, Stanford Üniversitesi’nde ‘herhangi bir hücrenin kök hücre özelliği kazandırılıp sinir hücresine dönüşmesinin” bu anlamda en büyük çalışmalardan biri olduğunu açıkladı. Özcan sözlerini şöyle noktaladı: “Bunun avantajı şu: Dışarıdan verdiğimiz hücre (kök hücre) kanser yapabiliyor. Bu riski ortadan kaldırıyorsunuz. Bunlar Ay’daki ilk adım gibi dev adımlar. Bu konuştuğumuz şey bir devrimin başlangıcı olabilir. Hücrenin yeniden planlanarak kök hücreye ihtiyaç olmadan sorun çözülebilecek. Mucizevi ilerlemeler oluyor ama tüm bu gelişmeler henüz felçli bir insanı koşturabilecek noktada değil.”
Ciltteki kırmızı lekeler Pemfigus’un habercisi
• Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ayşe Akman, derinin kendini yabancı olarak algılayarak kendisiyle savaşmaya başlamasıyla ortaya çıkan Pemfigus hastalığının ölümcül olabildiğini bildirdi. Doç. Dr. Ayşe Akman, derinin üst tabakasında hücreleri birbirine bağlayan bir takım proteinler bulunduğunu, Pemfigus hastalığını taşıyan bireylerde bu protein yapılarına karşı vücudun otoantikor üretmeye başladığını söyledi. Nedeni bilinmeyen bu hastalıkta, derinin kendisini yabancı olarak algıladığını belirten Akman, “Deri bir anlamda kendi kendiyle savaşıyor” dedi. Doç. Dr. Ayşe Akman, Pemfigus’un deride su toplayan tipleri olduğu gibi, su toplaması belli olmayan kabuklanan tipleri de olabildiğine işaret etti. Vücutta bazen kırmızı yamaların çıktığını, bu tiplerde güneşte tetikleyen şikayetlerin oluştuğunu belirten Akman, kimilerinde de hastalığın ağızda iyileşmeyen yaralar şeklinde görüldüğünü kaydetti.
TEDAVİDE ERKEN TEŞHİS ŞART
Akman, şu bilgileri verdi: “Deride herhangi kabuklu yara iyileşmiyorsa, su toplama şikayetleri varsa, o zaman da doktora gidilmesi lazım. Pemfigus, basit bir egzamayla sedefle ağız içi ilaç reaksiyonlarıyla da karışabiliyor.” Hastalığın iyileştiği bir dönem olsa bile, sonradan yineleyebileceğine dikkati çeken Akman, ‘’Kimilerinde ilaç kullanma süresi ömür boyu olabiliyor. Bazı hastalar ise yıllarca ilaçsız kalabiliyorlar’’ diye konuştu. Doç. Dr. Akman, hastalığın erken teşhisi halinde yaraların vücuda yayılmadan tedaviye başlanabileceğini, bu bakımdan vücudunda belirtiler oluşan kişilerin en kısa sürede sağlık kuruluşlarına başvurmaları gerektiğini sözlerine ekledi.
Kaynak.stargazete.com