TEPKİ 1
Babür Akdağ
Yıllar önce kaleme aldığım uzunca bir deneme türündeki yazıma "Konumuz: Toplumsal, Ekonomik, Politik, Kültürel, İnsan varlığıdır. Kısaca TEPKİ yaratığıdır." diyerek başlamıştım..
Biraz zorlama da olsa, güzel Türkçemizin bazı sözcüklerinin ilk harflerini bir araya getirerek yeni bir sözcüğe varmıştım.
Peki insan, neye, nasıl tepki duyar ya da her insan aynı dozda tepki duyar mı? Bu duyulan tepkinin, gerçek anlamda tepki olması için, hangi özellikleri olmalıdır? Bunları psiko-sosyologlar bilimsel olarak cevaplasın.. Biz kendi görüşümüzü aktaralım..
***
TDK, "tepkide bulunmak" deyimini "Herhangi bir etkiye karşı söz veya davranışla karşılık vermek." diye açıklamış. Buradan yola çıkarak tepkileri, olumlu ve olumsuz tepki diye ikiye ayırabiliriz. Hani bizim "Alkışladıklarımız ve Kınadıklarımız" diye bir forumumuz var ya.. İşte o.. Bir de, toplumsal ve bireysel tepkiler var. Onlar da bizim konumuz..
***
Pir Sultan Abdal, bir türküsünde;
"Uyur İken Uyardılar
Diriye Saydılar Bizi
Koyun Olduk Ses Anladık
Sürüye Saydılar Bizi" der..
Bu dörtlük, "tepki" konusunda çok şey anlatır!
***
Günümüzde gerçek anlamda tepki, bilinçli + örgütlü insan işidir. Kimin, neye, neden, nasıl, nerede ve ne zaman tepkide bulunması gerektiğini saptamak ve hayata geçirmek ancak bilinçli ve örgütlü insanların işidir. Tersi durumda; kendiliğinden oluşan, dağınık ve başarısızlığa mahkûm bir tepki hareketi doğar. Bu tür hareketler, bazen başarıya ulaşmış gibi görünse de, çoğu zaman yarardan çok zarar getiren hareketlerdir..
Bilinçli insanla örgütün ayrılmazlığını vurgulamak istedik bir de.. Bilinçli insanlar, aydın insanlar örgütlenmeye öncü olur.. Örgüt, üyelerini bilinçlendirir. Böyle bir döngüdür bu.. Gerçek anlamda 'tepki' ile de sonuçlanır..
Elbette sözünü ettiğimiz örgütler; Sevgili Bülent’in bir yazısında yerden yere vurduğu "Lay Lay Lom Derneği", “Kermes, Konser ve Plaket Derneği", "Tekerlekli Sandalye Dağıtma Derneği" değildir! Onlar, bir piknik organizasyonunu bile yüzlerine, gözlerine bulaştırıyorlar.. O nedenle, gerçekten engelliler yararına çalışan, gerektiğinde en sert fırtınalarda bile sağlam duruşunu bozmayan örgütleri birbirinden ayırmak gereklidir.
***
Bireysel tepki ile toplumsal tepkiyi de birbirine karıştırmamak gereklidir! Toplumsal bir tepkinin verilmesi gereken bir yerde, bireysel bir tepki vermek, sonra da "niye tepkimi ciddiye almıyorlar" demek, biraz 'çocukça serzeniş'ten başka bir şey değildir! Hani "tavşan dağa küsmüş/kızmış, dağın haberi olmamış" derler ya..
Ayrıca, konulacak tepkiyi de, tepkisizliği de "abartmamak" da gereklidir. Sonra ortaya garip garip görüntüler çıkmakta..
(Bkz. TV kanalları haber bültenlerindeki güzel ülkemden tepki manzaraları..)
Eylül 2006
*******************
TEPKİ 2
Babür Akdağ
Geçen ay, 'tepki'den söz açmıştım. Biraz sorgulayalım dedim. Ama forumdaki tartışmalardan çıkardım ki, en azından iki ay daha üzerinde durabiliriz.
"Günümüzde gerçek anlamda tepki, bilinçli + örgütlü insan işidir." Bir de bilinçsiz + örgütsüz kavramları var. Bu dördünün ikili kombinasyonunu ele aldığımızda maddeler halinde şöyle bir dörtleme çıkıyor:
(bilinçsiz + örgütsüz), (bilinçsiz + örgütlü), (bilinçli + örgütsüz), (bilinçli + örgütlü)
Geçen ayki yazımda bir de dörtlük vardı, Pir Sultan Abdal'dan:
"Uyur İken Uyardılar
Diriye Saydılar Bizi
Koyun Olduk Ses Anladık
Sürüye Saydılar Bizi".
Hepsini bir arada değerlendirelim:
(bilinçsiz + örgütsüz):
"Koyun Olduk Ses Anladık
Sürüye Saydılar Bizi"
(bilinçsiz + örgütlü):
Örgüt dedikleri; "Lay Lay Lom Derneği", "Kermes, Konser ve Plaket Derneği", "Tekerlekli Sandalye Dağıtma Derneği"dir. Sakatlıklarını satan (sözüm ona) 'sanatçılar' da bunlara dâhildir. Başlarındaki üç-beş uyanık yöneticiyle sadece ve sadece halkı sömürmek kaygısındadırlar! Bu nedenle bunlarla işimiz yoktur!! Hatta, TEPKİmizi çekerler!
(bilinçli + örgütsüz):
"Uyur İken Uyardılar
Diriye Saydılar Bizi"
Ama ne kadar bilinçli olursa olsun, ne kadar kendini yetiştirirse yetiştirsin, eğer örgütsüzse HİÇBİR ŞEYDİR! Çünkü haksızlıklara karşı vereceği, verdiği TEPKİ'de yalnızdır.. Ki o haksızlıkları yapanlar, tepeden tırnağa örgütlüdürler! Bizim "bilinçli" aydınımız, Don Kişot'un yel değirmenleri karşısında olduğundan daha acizdir.. Arabanın nasıl yürümesi gerektiğini bilir ama arabanın tekerlekleri yoktur! Tepkisi "saman alevi" gibi, çok ışıltılı yanar ama çabuk söner..
(bilinçli + örgütlü):
"Uyur İken Uyardılar
Diriye Saydılar Bizi"dir!
İnsanın, insanca yaşaması için; gerektiği yerde, gerektiği gibi TEPKİsini gösterebilmesi için, o tepkinin kalıcı ve etkili "ses getirebilmesi" için tek seçenektir.. Gel gör ki; hiç de kolay değildir.. "İğneyle kuyu kazmak" gibidir. Gözünü budaktan sakınmayacak yürek, bayrağı elinden düşürmeyecek bilek ister!
Ekim 2006
*******************
TEPKİ 3
Babür Akdağ
Tepkinin 5N1K'sını yani Kimin, neye, neden, nasıl, nerede ve ne zaman tepkide bulunması gerektiğini sorgulamaya devam edelim.
Sözün özü: Tepki gösteren; muhalefetdir.. Etki de iktidarın uygulamalarıdır!.
Böylece; Kim/in ve ne/ye sorularını cevaplarız.
Neden sorusuna da geçen ay cevap vermiştik: "İnsanın, insanca yaşaması için" demiştik. Bundan daha anlamlı neden mi olur? Böylece; ne/ye sorusunun cevabı biraz daha netleşir. İnsanın, insanca yaşaması için; iktidarın koyduğu engellere TEPKİ gösterilir, diye bir sonuç çıkartabiliriz.
Nasıl sorusundan çok tepkinin öncesi ve sonrasını ele alırsak bu soru da cevaplanmış olur!
Bilinçli + örgütlü insanın koyduğu tepki, "anlık" bir tepki değildir. Öncesinde ve sonrasında artıları ve eksileri masaya yatırılır. Öncesinde; daha önceki benzeri eylemlerden çıkarılan deneyimlere göre yapılacak olanlar tespit edilir. Sonrasında ise, yapılan eylemden çıkartılan dersler bir bir ortaya konulur. Böylece bir sonraki benzeri tepki hareketinin nasıl yapılması ve nasıl yapılmaması gerektiği de ortaya çıkmış olur.
Tepkinin nerede ve ne zaman ortaya konulması gerektiği de önemlidir! Bunlar da eylemin öncesinde, Bilinçli + örgütlü insanlar tarafından enine-boyuna konuşulur.
Elbette, bütün bunlar, yasaların ve halkın gözünde meşru olmak zorundadır! Diğer bir deyişle demokratik olmak zorundadır! Böylece çerçevesini de çizmiş oluruz..
Kasım 2006
Babür Akdağ
Yıllar önce kaleme aldığım uzunca bir deneme türündeki yazıma "Konumuz: Toplumsal, Ekonomik, Politik, Kültürel, İnsan varlığıdır. Kısaca TEPKİ yaratığıdır." diyerek başlamıştım..
Biraz zorlama da olsa, güzel Türkçemizin bazı sözcüklerinin ilk harflerini bir araya getirerek yeni bir sözcüğe varmıştım.
Peki insan, neye, nasıl tepki duyar ya da her insan aynı dozda tepki duyar mı? Bu duyulan tepkinin, gerçek anlamda tepki olması için, hangi özellikleri olmalıdır? Bunları psiko-sosyologlar bilimsel olarak cevaplasın.. Biz kendi görüşümüzü aktaralım..
***
TDK, "tepkide bulunmak" deyimini "Herhangi bir etkiye karşı söz veya davranışla karşılık vermek." diye açıklamış. Buradan yola çıkarak tepkileri, olumlu ve olumsuz tepki diye ikiye ayırabiliriz. Hani bizim "Alkışladıklarımız ve Kınadıklarımız" diye bir forumumuz var ya.. İşte o.. Bir de, toplumsal ve bireysel tepkiler var. Onlar da bizim konumuz..
***
Pir Sultan Abdal, bir türküsünde;
"Uyur İken Uyardılar
Diriye Saydılar Bizi
Koyun Olduk Ses Anladık
Sürüye Saydılar Bizi" der..
Bu dörtlük, "tepki" konusunda çok şey anlatır!
***
Günümüzde gerçek anlamda tepki, bilinçli + örgütlü insan işidir. Kimin, neye, neden, nasıl, nerede ve ne zaman tepkide bulunması gerektiğini saptamak ve hayata geçirmek ancak bilinçli ve örgütlü insanların işidir. Tersi durumda; kendiliğinden oluşan, dağınık ve başarısızlığa mahkûm bir tepki hareketi doğar. Bu tür hareketler, bazen başarıya ulaşmış gibi görünse de, çoğu zaman yarardan çok zarar getiren hareketlerdir..
Bilinçli insanla örgütün ayrılmazlığını vurgulamak istedik bir de.. Bilinçli insanlar, aydın insanlar örgütlenmeye öncü olur.. Örgüt, üyelerini bilinçlendirir. Böyle bir döngüdür bu.. Gerçek anlamda 'tepki' ile de sonuçlanır..
Elbette sözünü ettiğimiz örgütler; Sevgili Bülent’in bir yazısında yerden yere vurduğu "Lay Lay Lom Derneği", “Kermes, Konser ve Plaket Derneği", "Tekerlekli Sandalye Dağıtma Derneği" değildir! Onlar, bir piknik organizasyonunu bile yüzlerine, gözlerine bulaştırıyorlar.. O nedenle, gerçekten engelliler yararına çalışan, gerektiğinde en sert fırtınalarda bile sağlam duruşunu bozmayan örgütleri birbirinden ayırmak gereklidir.
***
Bireysel tepki ile toplumsal tepkiyi de birbirine karıştırmamak gereklidir! Toplumsal bir tepkinin verilmesi gereken bir yerde, bireysel bir tepki vermek, sonra da "niye tepkimi ciddiye almıyorlar" demek, biraz 'çocukça serzeniş'ten başka bir şey değildir! Hani "tavşan dağa küsmüş/kızmış, dağın haberi olmamış" derler ya..
Ayrıca, konulacak tepkiyi de, tepkisizliği de "abartmamak" da gereklidir. Sonra ortaya garip garip görüntüler çıkmakta..
(Bkz. TV kanalları haber bültenlerindeki güzel ülkemden tepki manzaraları..)
Eylül 2006
*******************
TEPKİ 2
Babür Akdağ
Geçen ay, 'tepki'den söz açmıştım. Biraz sorgulayalım dedim. Ama forumdaki tartışmalardan çıkardım ki, en azından iki ay daha üzerinde durabiliriz.
"Günümüzde gerçek anlamda tepki, bilinçli + örgütlü insan işidir." Bir de bilinçsiz + örgütsüz kavramları var. Bu dördünün ikili kombinasyonunu ele aldığımızda maddeler halinde şöyle bir dörtleme çıkıyor:
(bilinçsiz + örgütsüz), (bilinçsiz + örgütlü), (bilinçli + örgütsüz), (bilinçli + örgütlü)
Geçen ayki yazımda bir de dörtlük vardı, Pir Sultan Abdal'dan:
"Uyur İken Uyardılar
Diriye Saydılar Bizi
Koyun Olduk Ses Anladık
Sürüye Saydılar Bizi".
Hepsini bir arada değerlendirelim:
(bilinçsiz + örgütsüz):
"Koyun Olduk Ses Anladık
Sürüye Saydılar Bizi"
(bilinçsiz + örgütlü):
Örgüt dedikleri; "Lay Lay Lom Derneği", "Kermes, Konser ve Plaket Derneği", "Tekerlekli Sandalye Dağıtma Derneği"dir. Sakatlıklarını satan (sözüm ona) 'sanatçılar' da bunlara dâhildir. Başlarındaki üç-beş uyanık yöneticiyle sadece ve sadece halkı sömürmek kaygısındadırlar! Bu nedenle bunlarla işimiz yoktur!! Hatta, TEPKİmizi çekerler!
(bilinçli + örgütsüz):
"Uyur İken Uyardılar
Diriye Saydılar Bizi"
Ama ne kadar bilinçli olursa olsun, ne kadar kendini yetiştirirse yetiştirsin, eğer örgütsüzse HİÇBİR ŞEYDİR! Çünkü haksızlıklara karşı vereceği, verdiği TEPKİ'de yalnızdır.. Ki o haksızlıkları yapanlar, tepeden tırnağa örgütlüdürler! Bizim "bilinçli" aydınımız, Don Kişot'un yel değirmenleri karşısında olduğundan daha acizdir.. Arabanın nasıl yürümesi gerektiğini bilir ama arabanın tekerlekleri yoktur! Tepkisi "saman alevi" gibi, çok ışıltılı yanar ama çabuk söner..
(bilinçli + örgütlü):
"Uyur İken Uyardılar
Diriye Saydılar Bizi"dir!
İnsanın, insanca yaşaması için; gerektiği yerde, gerektiği gibi TEPKİsini gösterebilmesi için, o tepkinin kalıcı ve etkili "ses getirebilmesi" için tek seçenektir.. Gel gör ki; hiç de kolay değildir.. "İğneyle kuyu kazmak" gibidir. Gözünü budaktan sakınmayacak yürek, bayrağı elinden düşürmeyecek bilek ister!
Ekim 2006
*******************
TEPKİ 3
Babür Akdağ
Tepkinin 5N1K'sını yani Kimin, neye, neden, nasıl, nerede ve ne zaman tepkide bulunması gerektiğini sorgulamaya devam edelim.
aylar önce, haftanın konusundaki sorulara[/url] verdiği cevabında][size=4] ... Sizce 'Engelli Hakları Hareketi'nin Siyaseti (ABD'deki örnek ışığında);
* Ülkemizde var mıdır?
Henüz yoktur..
* Bu Hareket'in diğer Hareket'lerle dayanışma içinde olması konusunda ne düşünüyorsunuz?
Böyle bir hareket ancak, diğer hareketler gibi, trenin bir vagonunu oluşturmalıdır. Tren katarının lokomotifi, zinciri sürükleyecek ana halkayı elinde bulunduracak olan örgütlü güç olmalıdır.
* Sizce Hareket tamamen sivil unsurlardan mı oluşmalıdır, yoksa varolan siyasi (parti) ve/veya idari (devlet-bürokrasi) organlarla bütünleşmeli midir?
Nasıl ki; bir trenin vagonları ayrı ayrı yönlere hareket edemezlerse, bu hareket de toplumun tüm muhalif kesimleri ile bütünleşik hareket etmek zorundadır.
* Sizce bu Hareket muhalif mi olmalıdır, yoksa iktidar için ödünler vermeli midir?
Tren 'gar'a girene kadar muhalif. [/size]
Sözün özü: Tepki gösteren; muhalefetdir.. Etki de iktidarın uygulamalarıdır!.
Böylece; Kim/in ve ne/ye sorularını cevaplarız.
Neden sorusuna da geçen ay cevap vermiştik: "İnsanın, insanca yaşaması için" demiştik. Bundan daha anlamlı neden mi olur? Böylece; ne/ye sorusunun cevabı biraz daha netleşir. İnsanın, insanca yaşaması için; iktidarın koyduğu engellere TEPKİ gösterilir, diye bir sonuç çıkartabiliriz.
Nasıl sorusundan çok tepkinin öncesi ve sonrasını ele alırsak bu soru da cevaplanmış olur!
Bilinçli + örgütlü insanın koyduğu tepki, "anlık" bir tepki değildir. Öncesinde ve sonrasında artıları ve eksileri masaya yatırılır. Öncesinde; daha önceki benzeri eylemlerden çıkarılan deneyimlere göre yapılacak olanlar tespit edilir. Sonrasında ise, yapılan eylemden çıkartılan dersler bir bir ortaya konulur. Böylece bir sonraki benzeri tepki hareketinin nasıl yapılması ve nasıl yapılmaması gerektiği de ortaya çıkmış olur.
Tepkinin nerede ve ne zaman ortaya konulması gerektiği de önemlidir! Bunlar da eylemin öncesinde, Bilinçli + örgütlü insanlar tarafından enine-boyuna konuşulur.
Elbette, bütün bunlar, yasaların ve halkın gözünde meşru olmak zorundadır! Diğer bir deyişle demokratik olmak zorundadır! Böylece çerçevesini de çizmiş oluruz..
Kasım 2006