Para ile ölçülebilen hak ve borçlardan oluşan mal varlığı, kişinin ölümüyle birlikte tereke adını alır ve ölümle birlikte mirasın intikali ve ne şekilde paylaşılacağı sorunu gündeme gelir.
Kişi hayattayken mal varlığı içerisinde bulunan tüm haklar intikale konu olmaz. Örneğin; intifa hakkı, sükna hakkı ve nafaka alacakları gibi haklar kişinin ölümüyle kendiliğinden sona ereceğinden, mirasçılara geçmez. Ayrıca miras bırakan hayattayken ileri sürmemişse, manevi tazminat alacağı da mirasçılara intikal etmez.
Bu konudaki önemli problemlerinden biri de mirasçılar arasında paylaşımın ne şekilde yapılacağıdır.
Yasal mirasçılar, bu sıfatlarını doğrudan kanundan alan kimselerdir. Bir kısım kan hısımları, evlatlık ve sağ kalan eş, miras bırakanın ölümü anında hayatta olmak ve mirastan yoksunluğu gerektirecek konumda olmamak şartıyla kanuni mirasçılardır. Medeni Kanuna göre mirasçı bırakmaksızın ölen kimsenin mirası devlete geçer ve devlet külli halef olmasına rağmen ölenin borçlarından yalnızca tereke malları değerince sorumludur. Medeni Kanun, kan hısmı mirasçıların belirlenmesinde Zümre Sistemini benimsemiştir. Zümre sisteminde sıralama birinci, ikinci ve üçüncü zümre şeklindedir. Yani bir önceki zümrede mirasçı varsa bu durum sonraki zümredekilerin mirastan pay almasını engeller. Örneğin; ölen Alinin oğlu hayatta ise Alinin hayatta olan anne babası mirasçı olamazlar veya Alinin öldüğü sırada anne, babası ve torununun oğlu hayatta olsun. Bu durumda tüm mal varlığı torununun oğluna kalır ve anne-babası mirastan pay alamazlar. Buna göre birinci zümre miras bırakanın altsoyu, yani çocukları, torunları, torun çocukları şeklinde devam eder. İkinci zümre miras bırakanın ana-babası ile bunların altsoyundan (kardeşleri, kardeş çocukları, kardeş torunları) oluşur. Bunların mirastan pay alabilmesi için birinci zümreden mirasçı olmaması şarttır. Üçüncü zümre miras bırakanın büyükanne-büyükbabaları ile bunların altsoyundan (babanın babası, babanın annesi, annenin annesi, annenin babası, dayı, teyze, amca, hala) oluşur.
Mirasbırakanın altsoyu yani çocukları ve torunları mirastan eşit pay sahibidirler. Eğer mirasbırakanın çocuklarından kendisinden önce ölen var ise onun yerine halefiyet yolu ile çocukları alır. Yani ortadan 3 çocuğu ve kendisinden önce ölen 4. Çocuğundan kalan bir torunu var ise 3 çocuk ve torun mirastan eşit oranda pay alırlar.
Mirasbırakanın anne ve babasının mirasçı olabilmesi altsoyunun bulunmaması gerekir. Altsoyu bulunmayan mirasbırakanın annesi ve babası kendisine mirasçı olabilir. Mirasbırakanın anne ve babası da mirastan eşit pay sahibidir. Onlar arasında da mirasbırakandan önce ölen var ise ölenin yerini de her derece halefiyet yoluyla altsoyu alır.
Mirasbırakanın büyük anne ve büyük babasının mirasçılığı ise ancak anne ve baba ile altsoyun hayatta olmadığı halde mümkündür. Büyük anne ve büyük babanın vefatında ise yine halefiyet yoluyla altsoy mirasçı olur.
Evlilik dışı doğan çocuk ile mirasbırakan arasında yasal soybağı kurulmuş ise mirasçılığı aynı diğer yasal mirasçılar gibi devam eder. Evlilik dışı doğan çocuklardan aynı evlilik içinde doğmuş gibi mirastan pay alırlar.
Genel miras paylarının tamamının belirlenmesinde en önemli faktör mirasbırakanın eşinin durumudur. Sağ kalan eş mirasbırakanın çocukları ve torunları ile birlikte mirasçı olursa mirasın ¼ ünü, Sağ kalan eş miras bırakanın annesi ve babası ile birlikte mirasçı olursa mirasın ½ sini, Mirasbırakanın büyük anne ve büyük babası ve onların altsoyu ile mirasçı olursa eğer sağ kalan eş mirasın ¾ ünü alır.
Bir örnek vermek gerekirse; Vefat eden kimsenin sağ kalan eşi, 1 çocuğu ve annesi-babası bulunuyorsa mirasın ¼ ünü sağ kalan eş ¾ ünü ise çocuğu alır. Mirasbırakanın altsoyu yani çocuğu bulunduğu için annesi ve babası mirastan pay alamaz.
Bu konuda bir örnek daha vermek gerekirse; miras bırakanın eşinin, annesinin ve kardeşinin sağ kaldığını varsayalım. Sağ kalan eş mirasın yarısını alır. Kalan mirasın yarısı mirasbırakanın annesine kalan yarısı da mirasbırakanın kardeşine kalır. Oranları belirtmek gerekirse mirasın ½ si sağ kalan eşe, ¼ ü annesine ve son ¼ ü ise kardeşine kalır.
Kişi hayattayken mal varlığı içerisinde bulunan tüm haklar intikale konu olmaz. Örneğin; intifa hakkı, sükna hakkı ve nafaka alacakları gibi haklar kişinin ölümüyle kendiliğinden sona ereceğinden, mirasçılara geçmez. Ayrıca miras bırakan hayattayken ileri sürmemişse, manevi tazminat alacağı da mirasçılara intikal etmez.
Bu konudaki önemli problemlerinden biri de mirasçılar arasında paylaşımın ne şekilde yapılacağıdır.
Yasal mirasçılar, bu sıfatlarını doğrudan kanundan alan kimselerdir. Bir kısım kan hısımları, evlatlık ve sağ kalan eş, miras bırakanın ölümü anında hayatta olmak ve mirastan yoksunluğu gerektirecek konumda olmamak şartıyla kanuni mirasçılardır. Medeni Kanuna göre mirasçı bırakmaksızın ölen kimsenin mirası devlete geçer ve devlet külli halef olmasına rağmen ölenin borçlarından yalnızca tereke malları değerince sorumludur. Medeni Kanun, kan hısmı mirasçıların belirlenmesinde Zümre Sistemini benimsemiştir. Zümre sisteminde sıralama birinci, ikinci ve üçüncü zümre şeklindedir. Yani bir önceki zümrede mirasçı varsa bu durum sonraki zümredekilerin mirastan pay almasını engeller. Örneğin; ölen Alinin oğlu hayatta ise Alinin hayatta olan anne babası mirasçı olamazlar veya Alinin öldüğü sırada anne, babası ve torununun oğlu hayatta olsun. Bu durumda tüm mal varlığı torununun oğluna kalır ve anne-babası mirastan pay alamazlar. Buna göre birinci zümre miras bırakanın altsoyu, yani çocukları, torunları, torun çocukları şeklinde devam eder. İkinci zümre miras bırakanın ana-babası ile bunların altsoyundan (kardeşleri, kardeş çocukları, kardeş torunları) oluşur. Bunların mirastan pay alabilmesi için birinci zümreden mirasçı olmaması şarttır. Üçüncü zümre miras bırakanın büyükanne-büyükbabaları ile bunların altsoyundan (babanın babası, babanın annesi, annenin annesi, annenin babası, dayı, teyze, amca, hala) oluşur.
Mirasbırakanın altsoyu yani çocukları ve torunları mirastan eşit pay sahibidirler. Eğer mirasbırakanın çocuklarından kendisinden önce ölen var ise onun yerine halefiyet yolu ile çocukları alır. Yani ortadan 3 çocuğu ve kendisinden önce ölen 4. Çocuğundan kalan bir torunu var ise 3 çocuk ve torun mirastan eşit oranda pay alırlar.
Mirasbırakanın anne ve babasının mirasçı olabilmesi altsoyunun bulunmaması gerekir. Altsoyu bulunmayan mirasbırakanın annesi ve babası kendisine mirasçı olabilir. Mirasbırakanın anne ve babası da mirastan eşit pay sahibidir. Onlar arasında da mirasbırakandan önce ölen var ise ölenin yerini de her derece halefiyet yoluyla altsoyu alır.
Mirasbırakanın büyük anne ve büyük babasının mirasçılığı ise ancak anne ve baba ile altsoyun hayatta olmadığı halde mümkündür. Büyük anne ve büyük babanın vefatında ise yine halefiyet yoluyla altsoy mirasçı olur.
Evlilik dışı doğan çocuk ile mirasbırakan arasında yasal soybağı kurulmuş ise mirasçılığı aynı diğer yasal mirasçılar gibi devam eder. Evlilik dışı doğan çocuklardan aynı evlilik içinde doğmuş gibi mirastan pay alırlar.
Genel miras paylarının tamamının belirlenmesinde en önemli faktör mirasbırakanın eşinin durumudur. Sağ kalan eş mirasbırakanın çocukları ve torunları ile birlikte mirasçı olursa mirasın ¼ ünü, Sağ kalan eş miras bırakanın annesi ve babası ile birlikte mirasçı olursa mirasın ½ sini, Mirasbırakanın büyük anne ve büyük babası ve onların altsoyu ile mirasçı olursa eğer sağ kalan eş mirasın ¾ ünü alır.
Bir örnek vermek gerekirse; Vefat eden kimsenin sağ kalan eşi, 1 çocuğu ve annesi-babası bulunuyorsa mirasın ¼ ünü sağ kalan eş ¾ ünü ise çocuğu alır. Mirasbırakanın altsoyu yani çocuğu bulunduğu için annesi ve babası mirastan pay alamaz.
Bu konuda bir örnek daha vermek gerekirse; miras bırakanın eşinin, annesinin ve kardeşinin sağ kaldığını varsayalım. Sağ kalan eş mirasın yarısını alır. Kalan mirasın yarısı mirasbırakanın annesine kalan yarısı da mirasbırakanın kardeşine kalır. Oranları belirtmek gerekirse mirasın ½ si sağ kalan eşe, ¼ ü annesine ve son ¼ ü ise kardeşine kalır.