Parapleji = Refleksoloji + Rekreasyon
PARAPLEJİ = REFLEKSOLOJİ + REKREASYON
REKREASYON, kendime ait bir çalışma olup yenilenme ve iyileşme anlamına gelen tedavi yöntemime verdiğim isimdir. Tedavi yöntemlerini kapsamaktadır.
PARAPLEJİ, olarak nitelenen doku zedelenmesi rahatsızlığından kaynaklı omurlarda bulunan ve geçen sinirlerin bası altında kalıp işlevini yitirmesi ve zedelenmesinden kaynaklı oluşan felç durumu ile ilgili çözüm çalışmamdır. Bu çalışmam sinirsel rahatsızlıklara çözüm olabilecek nitelik ve değerdedir. Sadece parapleji değil sinir hasarı ile ilgili vücutta oluşan rahatsızlıklar için çok önemli bir tamamlayıcı ve etkili projedir. Sadece sinir değil bu çalışmamın en önemli özelliği çalışma süresi boyunca sürekli ana kumandan olan beyin ile iletişime geçip beyin üzerinden iyileştirme sağlaması sadece engelliler için değil normal sağlık problemlerinde bile çok rahat kullanılabilecek basit ama bir o kadar da hassas bir çalışmadır. Özellikle son zamanlarda kök hücre nakli doku nakli ile üretilmeye çalışılan alternatif çalışmalara gerek kalmadan dışarıdan etki edecek doku ve hücrelerin vücudun algılaması ve içselleştirmesi tamamıyla bir handikaptır. Ama beyin üzerinden yapılan bu çalışmam hasarlı olan ve zedelenen ve güç değeri yitirilmiş bölgelerin tamiri söz konusu olup dışarıdan doku etkisine gerek kalmadan vücudun bağışıklık ve tamir edici hücre güçlerini faaliyete sokup kişiyi eskisinden daha sağlıklı ve daha iyi bir koruma yapısına sahip kılacaktır.
Refleksoloji olarak isim verdiğim çalışmam bilindik refleksoloji yani sinir bölgelerine dayalı tedavi yöntemi ile sınırlı değildir. Sinir kaybı yani felç olan hastalara uygulanan ve sinirlerde kesik dışında kesin çözüm olabilecek çalışmamın detaylı ve basit anlatımlı uygulamayı görüp elle tutulur bir çalışma olduğunu göreceksiniz..
Çalışmamı uygulamalı ve sembollerle anlatacağım.. Bu çalışma, teknik ve yöntemler kesinlikle alıntı ve çalıntı değildir. Allahın bana takdiridir.
İlk önce bir insanda hareketin olabilmesi için gereken 5 ana unsur;
1- Beyin, ana kumandan
2- Sinirler, organlar arsında iletişim ve koordinasyonu sağlayan beynin veziridir.
3- Kalp, kan pompalayan ve can damarımızdır.
4- Kan, besin ve ısıyı sağlayan
5- Kas, sürtünme ile beraber hareketi sağlayan.
Bu ana unsurlardan en önemlisi sırasıyla yazılmıştır. Beyin tüm organların çalışmasını sağlayarak organlar arasındaki dengeyi sağlayan tüm bedenin ana kumandanıdır. Beyinden habersiz hiçbir gelişme ve çalışma olmaz. Çünkü bir organın çalışması için diğer organlardan gelecek desteği sağlayan ve izin veren tek yetkili beyindir.
Sinirler, insan vücudunun elektrik tesisatıdır yani insan vücudunun çalışmasını sağlayan ve organların birbiriyle iletişim ve etkileşimde olmalarını sağlayan, beyne ileten ve organların isteklerini yerine getiren en büyük iletişim kaynağıdır. Sinirler olmadan bir organın tek başına çalışması söz konusu değildir. Çünkü organın çalışması için beynin emir vermesini sağlayan iletişim kanalı sinirlerdir. Sinirler olmadığında aradaki iletişim kopar yani felç durumu denilen olay ortaya çıkar.
Kalp, vücudun çalışmasını sağlayan ve motor hareketi ortaya çıkaran enerji deposudur. Organların ihtiyaçlarını karşılayacak karışım olan sıvıyı sağlayan ve dolaşım sisteminin pompasıdır. Beyinden sinirler aracılığıyla gelen istekler miktarınca gerekli enerji ve kanı pompalar.
Kan, içinde hareketin olabilmesi için gerekli tüm besin ve enerji ihtiyacını karşılayan ve kasların sürtünmesini sağlayıp ısı ortaya çıkaran vücudun yakıt sistemidir.
Kas, sinirler aracılığıyla beyne gönderilen hareket isteğiyle kalpten gelen kanı kendi içinde eriterek vücudun hareket etmesini sağlayan lokomotiftir. Kas olmadan vücudun hareket etmesi söz konusu değildir.
Özellikle Parapleji ve beynin sinir siteminin zedelenmesinden ortaya çıkan iletişim probleminden kaynaklı 5 önemli unsur arasındaki iletişim ve beyin ile organlar arasındaki kanallar sinir tahribatıyla kapanmış olmaktadır.
Özellikle sinirlerin en aktif olduğu ve yuvası olan omurgalar sinirlerin en önemli merkezleridir. Her omurun bulunduğu bölgeye göre vücuda etkisi ve işleyişi farklıdır bunu elektrik saatinde bulunan elektrik akımını dengeleyen ve görevleri itibarı ile bulunduğu bölgenin akımını sağlayan ve dengeleyen şarteller olarak düşünebiliriz.
Eğer bedenimizin hareket sistemini bir elektrik sistemi olarak düşünürsek Beyin ana trafodur yani evdeki saattir. Kalp elektrik akımının kendisidir. Sinirler elektrik akımını sağlayan kablolar ve içindeki malzemelerdir. Omurlar elektrik şarteli, ayak ve eldeki organların sinir noktaları organların prizleri ve ışık anahtarlarıdır. Kas ise ampuldür.
Bunu dilendirirsek, trafo (beyin) olmadan elektriğin yönlendirilmesi ve kullanılması imkânsızdır. Elektrik saatlerden (beyin) eve dağılır. Ampulün (Kas) çalışması için evdeki tachizatı sağlayan ve kontrol eden bir saat (beyin) olmalı, saatlerin dengeli dağılımı ve gücünü tasarruflu kullanmasını sağlayan ve yönlendiren belli odaları ve priz ve ışık düğmelerinin (organların sinir noktaları) sağlayan şarteller (Omurlar) vardır. Şartellerden eve elektrik dağılımının olması için kablo ve elektrik teçhizatı (sinirler) gereklidir. Tüm bu eksiklikler tamamlandığında tek eksik şartelleri (Omurlar) açıp Elektrik akımının priz ve düğmelere (organların sinir noktaları) gelmeleri sağlanır. Elektrik ise hidroelektrik santrallerinden (Kalp) elde edilen enerji akımlarından (Kan) elektrik saatine gelir elektriğin elde ediliş sürecinde bir sürü yardımcı etmenler (Organlar) vardır.
Bunu Parapleji yani omurgalarda meydana gelen zedelenme ve sinir sıkışmasından kaynaklı felç kalma durumuna uyarlarsak.
Herhangi bir şartelde (Omurga) doğan bir aksaklık, şartelin atması etki ettiği alanın elektriksiz (kansız) kalmasına ve ışığın olmaması (hareket) demektir. Özellikle Parapleji hastalarda sinir zedelenmesi yada basıdan kaynaklı felç durumunun en büyük nedeni omurlarda geçen sinirlerin işlevini yitirmesi (kablolarda temas) ve omurganın etkili olduğu alanın çalışmasını (elektrik akımının kesilmesini) engeller. Felç durumunun oluşmasının en büyük nedeni de budur omurganın zedelenmesi (şarttelin atması) beynin o bölgelerle iletişimini (sinirler) engellediği için hareket (ışığın sönmesi ve odanın karanlık kalması) ortaya çıkamaz. Hareket olmadığı için o bölgeler beslenmediği için bir süre sonra kasların zayıflamasıyla beraber bacak tüylerinin dökülmesine neden olmaktadır. İşte buna halk dilinde FELÇ deniliyor.
Benim Tedavi yöntemime gelirsek..
Refleksoloji olarak bilinen sinir uçlarına tedavi ve uyarı çalışması çok etkili bir yöntem olmakla beraber tek başına yeterli değildir. Çünkü hastamda uyguladığım günlük tedavi yöntemi önceden belirlenmiş ve değişmeye esnek bir programla uygulanmaktadır. Değişimin en büyük nedeni kişinin o anki hazır bulunuşluk düzeyi çok önemlidir. Kişinin ruhsal, psikolojik, zihinsel ve bedensel hazır bulunuşluk düzeyi uygulanan programın süresi ve yöntemini belirlemekle beraber programın belirlendiği şeklini ve özelliğini değiştirebilir.