Ezber bozacaz ya...
Din konusunda benim duruşumu sitenin müdavimleri bilirler.
Kendi içimde uzun yıllar önce hallettiğim bir meydan savaşıdır bu.
Ancak bilirimki din, kökeni her ne olursa olsun insanların büyük bir kısmı için yemek içmek kadar önemlidir.
Hayatın ve ölümün soğuğundan koruyacak yegane giysidir bazılarımız için.
Bu yüzden bu arkadaşlarımızı da anlamak gerekir.
İnançlı bir insan belli konularda içinden çıkamadığı sorunlar için kendisi gibi inançlı birilerine danışmak isteyebilir. Bu son derece normal ve haklı bir insani taleptir.
Ve tam da burada bazılarımızın hiç hazetmediği "ama" bağlacı devreye giriyor. Ama; çünkü ülkemizde inanç olayı enteresan bir boyut kazanmış durumda.
İnanan arkadaşlarımız maalesef inandıkalrı şeyi bilimsel bir olgu gibi herkesin kabul etmesini talep ediyorlar.
Oysa iman pratiği içerdiği verilerle bir bilgi türüdür evet ama asla gündelik ve bilimsel bilgi gibi değil aksine metafizik bir bilgidir. Yani kanıtlanamayan, bilimsel olarak ispatlanamayan ve sadece
bir gönül yönelişiyle doğruluğuna iman edilenbilgidir. Bu yanıyla da hiçkimsenin aslında inandığı8yla övünmesi mümkün olmamalıdır. Çünkü nihayetinde inanılan şey ispatı mümkün bir olgu değildir.
Ancak bizim ülkemizde ve sosyo-kültürel dokusu yeterince derinleşmemiş her toplumda -ve hatta gelişmiş toplumlarda da belli bir kısımca- insanlar kendi inandıklarına aynen ya da kismen karşı olan insanları birer düşman gibi değerlendirme eğilimi vardır.
İşte bu yüzden belkide bir çok arkadaşımızın haklı taleplerini geri çevirmek zorunda kalıyoruz. Çünkü bu sitede din konuşulsun diyen arkadaşlarımızın neredeyse tamamı bir ateistin düşüncelerinin de en az kendi imani dogmaları kadar değerli olabileceği düşüncesini asla kabul etmiyor.
Kendi imani bilgileriyle bir başkasının bilimsel yaklaşımla ele alarak inanmayı reddettiği olgulardan hareketle şekillendirdiği doğruları maalesef kardeşçe yanyana duramıyor. Din konuşmak isteyen arkadaşım örneğin "bizlerin adem ve havvanın çocukları olduğumuzu" ileri sürerken bir diğeri " hayır, eğer bu doğru olsaydı adem ve havvanın çocukları kardeş kardeşe ensest yani sapıkça bir ilişkiye girmiş olmalılar ki insanlık buradan türeyebilsin. Oysa ben allahın bizi sapık bir ilişkiden türettiğine inanmıyorum" demesi karşısında maalesef dehşete düşebilmekte ve kendisi için talep ettiği demokratik hakkı diğer arkadaştan esirgemektedir. Hatta bazı arkadaşlarımız işi resmen abartmakta ve büyük harflerle kendileri gibi düşünmeyen insanları alanen tehdit edebilmektedirler.
Oysa gönül çok başka şeyler isterdi. İsterdik ki sadece bu sitede değil reel hayatımızda da inanan insanlarımız inanmayan arkadaşlarımıza hep iddia ettikleri gibi müsamaha gösterebilse ve din sözkonusu olduğunda birilerinin inandığı ve insanlara anlattığı bazı bilgilerin bir diğerince "saçma" ve "anlamsız" bulunabilme hakkının olduğunu kabul etseler. Ama olmuyor...Olamıyor. Siz birinin inandığını kendinizce saçma bulduğunuz anda "o kişinin dinine saldırmış olmakla" suçlanıyorsunuz. Oysa dünyada varolan binlerce farklı din gibi nanmamak da bir inançtır. Dindar arkadaş kendi doğrusunu söylediğinde inanmayanın inancına ters şeyler söylüyor. Ama inanmayan arkadaş kendi inanmayışına ters bu dini söylemleri kendi inancına yapılmış bir hakaret olarak görmüyor. Fakat bir de bakıyoruz ki inanan bir arkadaş düşünceleri saçma bulunduğunda direkt dinine saldırıldığı düşüncesine kapılabiliyor ve garip şekilde "demokrasi" talep edebiliyor.
Bakın buna somut bir örnek vereceğim. Fransa nın bir büyük şehrinde bir ortodoks yahudi mahallesi vardır. Bu mahalle de modern hayatın nerdeyse tüm koşullarından soyutlanmış bir yahudi cemaati yaşar. Bu adamlar ilk görünüşte "softalık" derecesinde dincidirler. Çünkü siyahlar içinde gezip, faullerini uzatan -kiyamet günü bir meleğin o faullerinden tutup kendilerini cennete götüreceklerine inandıkları için- insanlardır. Ama arkadaşlar inanılmaz şekilde bu insanlar bizim ülkemizdeki dindarlardan ayrılırlar. kimbilir belki de yaşadıkları korkunç soykırım nedeniyle bu insanlar inanılmaz derecede müsamahakardırlar. Mesela bu mahallenin tam ortasında bir homoseksüel gece külübü vardır. Bu klüpten çıkan eşcinseller rahatça ortalıkta gezerler. Bugüne kadar hiçbir yahudi dincisi çıkıp bu yapılan şeyin kendi dinlerine göre yanlış olduğu için o insanlara ne bir fiske vurmuştur ne de bu insanlara hakaret etmiştir. İşte bu olay bizim ülkemizden maalesef mümkün değil.
Biliyorsunuz bizim ülkemizde de böyle semtler vardır. Özellikle istanbul da Fatih Çarşamba semti vardır. Son dönemlerde İsmailağa cemaatiyle öne çıkan bu semtte bırakın bir eşcinsel gece kulübünü içki satan bir yer bulmak dahi mümkün değildir. Çünkü biz inancımızı bir gönül yönelişi olarak değil bir fanatizm pratiği olarak içselleştirmiş bulunuyoruz.
Bu fanatizm nedeniyle gidip Malatya da olduğu gibi insanların boğazını sırf başka dine inanıp bunu anlattıkları için kesebiliyoruz... Oysa işin aslına bakılacak olursa bir inananın kendi inancının propagandasını yapmasının en ama en mükemmel yolu dürüst bir insan olarak insanlara sözle değil fiilen yaptıklarıyla örnek olmasıdır. Tek başınıza tamamen hristiyan bir topluımda yaşasanız bile inandığınız din sizi iyi bir insan yapmıyorsa, fanatikliğiniz yok olmamışsa, insanlara farklı dinden olsalar dahi hep söylenen ama bir türlü uygulanmayan haliyle yaradandan ötürü yaradılanı severek yanaşılıyorsa, inançlarına yönelik sorgulamaları, eleştirileri saldırı olarak değil normal birer davranış olarak değerlendirip saygı gösteriyorsa, işinde, insan ilişkilerinde içten ve dürüstse işte o kişi dininin en güzel propagandasını yapmıştır. Yoksa Sivas ta Maraş da dibine vurduğumuz ama bundan öte pek görünmemesine rağmen her gün usul usul içimizde bizim gibi düşünmeyenleri "sosyal yaptırım" denilen bazı tavırlarla dışladığımız baskı sistemiyle değil...Din örnek olunarak anlatılır sözle anlatılarak değil...
İşte sitemizde de maalesef örnek olunarak değil de tehdit ederek dinini yaymak ve kabul ettirmek isteyen arkadaşlarımız çokça olduğundan bu anlayışın izleri görülebiliyor. Bu yüzden samimi inanan arkadaşlarımız da bu fanatizmden nasiplerini alıyorlar. Ülkemizdeki başörtüsü sorunu da işte bu fanatizmin sonucudur aslında. Devletimiz fanatik bir takım oluşumların hukuk sistemine yönelik meydan okumasına masum ve samimi inanan arkadaşlarımızı da madur edecek şekilde önlemler alarak cevap vermiştir. Bizim sitemizde de işte bu fanatizmin yansıması olan bir tavır var. Bu yüzden aleni şekilde din tartışması içeren bir bölümün sitenin ruhuna uygun olmayacak sonuçlar doğurabileceğini önceki tecrübelerimizden biliyoruz.
Çekincemizin sebebi bu genel fanatik yaklaşımın hala çok kuvvetli olmasıdır. Ve gerekçeye bu denli sarılmamızın bir diğer sebebi de inanç noktasında soru işaretleri olan arkadaşlarımızın bu sitede belki de ehil olmayan kişilerden alabilecekleri yanlış bilgilerden çok daha sağlıklı alternatiflerinin olduğunu bilmemizdir. Ülkemizde din konusunda sanal alemde bizleri bilgilendirecek bir çok otorite kurum vardır. Bu kurumların varlıgından haberdar olmamız nedeniyle isteyen arkadaşımızın burada yalan yanlış bilgilerle donanmaktansa gerçek bir dini otoriteden donanmalarının daha uygun olacağına inanıyoruz.
Bu, yaklaşık bir ay kadar sürecek tatilimden önceki son mesajım. Burada niyetim bir polemik yaratmak değil, aksine bir açıklama yapmaktı. Gerekçelerimizin sağduyuyla değerlendirilmesi sonucunda bizlere hak verileceğini sanıyorum.
Saygı ve sevgiyle.