Röntgen filmleriyle veya deriye uygulanan tüberkülin testiyle veremli oldukları saptanan kişilerin birçoğu hastalığı vücutlarındaki savurma mekanizmaları ile yenmiş veya hiç olmazsa kısmen etkisiz hale getirmişlerdir. Bu kişilerin vereme karşı hazırlanan, ilaçlarla tedavi edilmelerine gerek yoktur. Ancak hastalığın yineleyebilmesi olasılığı olduğu için bunlar sürekli denetim altında tutulurlar.
Verem tedavi yöntemlerinde son otuz yıldız büyük gelişmeler kaydedilmiştir. Bazı ilaçların bulunmasından önce, hastalara yatakta dinlenmeleri öneriliyor ve böylece hastalığın yayılması önlenmek isteniyordu. 1950 yılına kadar akciğer veremi çoğunlukla bir dağ sanatoryumunda yatak tedavisiyle geçirilmeye çalışılıyordu. Ayrıca bazen pnömotoraks denilen bir işlemle akciğerin çevresine hava vererek büzülmesi yoluna gidilirdi. Bu yöntemler artık hemen hiç uygulanmamaktadır. Bugün veremin başarılı tedavisi en yaygın ilaçların yerinde ve gerektiği biçimde kullanılmasına dayanmaktadır.
Ancak veremin ilaçla tedavisi, gerek doktor gerek hasta için bazı güçlüklere yol açar. ilkin, kesin sonuca varabilmek için tedaviyi uzun süre devam ettirmek gerekir. Çoğu verem hastaları en az bir buçuk iki yıl süren bir ilaç tedavisi gerektirirler. Bazı hastaların ise çok daha uzun bir süre tedavi edilmeleri gerekebilir. İlaç tedavisi gören hastalardan bazılarının hiç bir hastalık belirtisi göstermedikleri ve belirti gösteren hastalarda ise bu belirtilerin birkaç ay sonra kaybolduğu göz önüne alınırsa, uzun süreli tedavi için ne denli sabırlı olmak gerektiği ortaya çıkar.
Hastalığın tedaviyi güçleştiren bir başka özelliği de, verem basilinin ilaca karşı olan direncinin çabuk kırılmamasıdır. Verem basillerinin ilk uygulanan ilaçla kolayca öldürülebildikleri, ancak bir süre sonra bu ilaca karşı bağışıklık kazandıkları sanılmaktadır. Sonuç olarak, tedavide başarılı olduğu sanılan bir ilaç birkaç ay sonra etkisiz hale gelmekte ve verem yeniden çevreye bulaşmaya başlamaktadır. Ancak verem basili aynı anda uygulanan birkaç ilaca karşı kolayca bağışıklık kazanamaz. Bu nedenle hemen bütün hastalar birkaç ilaç birden verilerek tedavi edilirler.
Bir hastada herhangi bir ilaca karşı dirençli organizmalar meydana gelir ve hasta dolayısıyla yeniden bulaştırıcı hale gelirse, veremi bu hastadan alan kişiler de aynı ilaca karşı dirençli olurlar. Gerçekten, dirençli verem basillerine karşı tedbir alınmadığı durumlarda hastalık çok yaygınlaşır. Böylece bir süre sonra belli bir yörede bağışıklık kazandıran ilacın kullanılması olanağı ortadan kalkar ve yeni ilaçların uygulanması gerekir.
Veremin ilaçla tedavisi o kadar başarılı sonuçlar vermiştir ki, eskiden uygulanan yatakta dinlenme tedavisi ve güçlü bir beslenme rejimi gibi tedbirlere artık gerek kalmamıştır. Geçmiş yıllarda hastalar uzun bir süre sanatoryumlarda kapalı kalırlarken, günümüzde günlük işlerini sürdürürken ilaçla tedavi olabilmektedirler. Ayrıca tedavi sırasında bulaştırıcı olmadıkları için, tamamen iyileşmeseler de toplum içine dönebilmektedirler. Ancak, bu şekilde toplum içine girdikten sonra tedaviyi devam ettirmeyen hastalar çok kötü sonuçlara yol açabilirler.
Verem tedavi yöntemlerinde son otuz yıldız büyük gelişmeler kaydedilmiştir. Bazı ilaçların bulunmasından önce, hastalara yatakta dinlenmeleri öneriliyor ve böylece hastalığın yayılması önlenmek isteniyordu. 1950 yılına kadar akciğer veremi çoğunlukla bir dağ sanatoryumunda yatak tedavisiyle geçirilmeye çalışılıyordu. Ayrıca bazen pnömotoraks denilen bir işlemle akciğerin çevresine hava vererek büzülmesi yoluna gidilirdi. Bu yöntemler artık hemen hiç uygulanmamaktadır. Bugün veremin başarılı tedavisi en yaygın ilaçların yerinde ve gerektiği biçimde kullanılmasına dayanmaktadır.
Ancak veremin ilaçla tedavisi, gerek doktor gerek hasta için bazı güçlüklere yol açar. ilkin, kesin sonuca varabilmek için tedaviyi uzun süre devam ettirmek gerekir. Çoğu verem hastaları en az bir buçuk iki yıl süren bir ilaç tedavisi gerektirirler. Bazı hastaların ise çok daha uzun bir süre tedavi edilmeleri gerekebilir. İlaç tedavisi gören hastalardan bazılarının hiç bir hastalık belirtisi göstermedikleri ve belirti gösteren hastalarda ise bu belirtilerin birkaç ay sonra kaybolduğu göz önüne alınırsa, uzun süreli tedavi için ne denli sabırlı olmak gerektiği ortaya çıkar.
Hastalığın tedaviyi güçleştiren bir başka özelliği de, verem basilinin ilaca karşı olan direncinin çabuk kırılmamasıdır. Verem basillerinin ilk uygulanan ilaçla kolayca öldürülebildikleri, ancak bir süre sonra bu ilaca karşı bağışıklık kazandıkları sanılmaktadır. Sonuç olarak, tedavide başarılı olduğu sanılan bir ilaç birkaç ay sonra etkisiz hale gelmekte ve verem yeniden çevreye bulaşmaya başlamaktadır. Ancak verem basili aynı anda uygulanan birkaç ilaca karşı kolayca bağışıklık kazanamaz. Bu nedenle hemen bütün hastalar birkaç ilaç birden verilerek tedavi edilirler.
Bir hastada herhangi bir ilaca karşı dirençli organizmalar meydana gelir ve hasta dolayısıyla yeniden bulaştırıcı hale gelirse, veremi bu hastadan alan kişiler de aynı ilaca karşı dirençli olurlar. Gerçekten, dirençli verem basillerine karşı tedbir alınmadığı durumlarda hastalık çok yaygınlaşır. Böylece bir süre sonra belli bir yörede bağışıklık kazandıran ilacın kullanılması olanağı ortadan kalkar ve yeni ilaçların uygulanması gerekir.
Veremin ilaçla tedavisi o kadar başarılı sonuçlar vermiştir ki, eskiden uygulanan yatakta dinlenme tedavisi ve güçlü bir beslenme rejimi gibi tedbirlere artık gerek kalmamıştır. Geçmiş yıllarda hastalar uzun bir süre sanatoryumlarda kapalı kalırlarken, günümüzde günlük işlerini sürdürürken ilaçla tedavi olabilmektedirler. Ayrıca tedavi sırasında bulaştırıcı olmadıkları için, tamamen iyileşmeseler de toplum içine dönebilmektedirler. Ancak, bu şekilde toplum içine girdikten sonra tedaviyi devam ettirmeyen hastalar çok kötü sonuçlara yol açabilirler.