O sevgi ve aşk tezleri üzerine heleki belli bir yaştan sonra evlilik kurma hayalleriniz varsa, hoşgeldin polyanna...
Ben eşimle severek evlendim. Gerçektende çok sevdik birbirimizi. Ben üniversite mezunu devlet memuru, o ise lise mezunu ev kızı. Görev yaptığım İlçe kapalı sosyal yaşantısı olmayan köy gibi bir yerdi. Ben ise Ordu gibi modern ve aydın bir İl nüfusuna kayıtlı ve ailesi evi orda olan biriydim. Ve sene 1995 di. Herşey şimdiki gibi de değildi, herşeyde biraz daha kutsaliyet ve saygı vardı. Eşim beni sevdi ama, bunda belki o çevreden kurtulmak, sırtında çocuk elinde kazma ile tarlaya bahçeye giden biri olmak istemediğindendir. Zira o yerde herkesin kaderi buydu. Bense ruhumun ve bedenimin salgıladığı erkeklik hormanlarının etkisinde tabiri caizse ava çıkmış avcı gibi gördüğü her kıza bakan ama içinde bu yarım olmak, hayattan yarım kalmak duygularıyla çekinceli olsada yelken açmıştık aşka sevgiye. Ben onu engelsiz biri beni sevebildi diye, o da beni buralaradan kurtaracak beyaz atlı prens diye düşünmüş olabiliriz. Üniversite yıllarımda çok aşk yaşama denemelerim oldu ama neden kapatıldı acaba üzerime kapılar. Zira hayata 1-0 yenik başlayan birisin. İstisnaları saymıyorum bunu bir kez daha vurgulamak istiyorum. Ama Davulun bile dengi dengine çaldığı bir toplum ve kültürde 1-0 yenik başlamak bile iyi sonuç. Bu nedenlede ne yapıyorsunuz uygun durum uygun kız. Nasıl olur bu şöyle;
Ya zenginsindir, senden madden aşağıda olanlarla çok rahat bir izdivaç yaparsın.
Ya eğitimin ve işin iyidir ve bu nedenle gene kendinden daha az eğitimli ve umutsuz ev kızlarına yönelirsin. Zira o ev kızının aileside o malum ses tonuyla "amannnn devlet memuruyla evlensinde isterse belden aşşağısı olmasın nasılsa kızımızın hayatı garanti burda kalacakda amelemi olacak evinin kadını olur" diyecek çünkü o ailede hayatın acı yönünü sağlık sigortasının önemini eve aylık düzenli bir paranın girmesinin önemini çok iyi öğrenmişlerdir.
Örnekleri çoğaltmanın çok fazla anlamı yok. Ben ortopedik engelliyim. Kucağıma çocuğumu alıp sokakda merdivende yürüme şansım yok. Hadi buyrun eşimde aynı durumda olsun. Çocuğunun hastalandığını gecenin bi yarısında kucağına alıp koşarak gitmen gerektiğini düşün. Düşününde öyle yorum yapın. Ben şansımı kullandım ve mutlu bir evlilik yaptım. İki tane düzgün, sosyal ve bilinçli, insana ve emeğe saygılı bireyleri yetiştirdim-yetiştiriyorum. Bu şansımı kullanamamış olsaydım bu seferde yapacağım evlilik o beğenmediğiniz iki yarımdan bir bütün çıkmaz görüşümü iki yarımdan olabildiğince bir bütün seçeneği ile farklı engel grubundan biriyle yapardım (İşitme veya görme).
Sonuç olarak aynı engel grubundan olup evlilik yapmış insanların keşkelerini şöyle oturup hiç düşündünüzmü? acaba hayatları gerçekten de dışarıdan göründüğü gibi toz pembe mi? yoksa toz mu?
Saygılarımla.