Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Dikkat!!! Tema lisans bilgilerinize erişilemiyor, lütfen www.xenforo.gen.tr yönetimi ile iletişime geçiniz. Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Dezavantajlı Grupların Birbirlerine Bakışı Çerçevesinde Engelliler [Araştırma]

bonnie

Yeni Üye
Üyelik
26 Eki 2010
Konular
1
Mesajlar
7
Reaksiyonlar
0
Ağustos 2011 Güncel:

Başlığa cevap yazarak yardımcı olan herkese teşekkür ederim. Çalışma bitti ve teslim edildi. Yüksek lisans tezimde de benzer bir konuyu çalışmayı planlıyorum ve yardımlarınızdan zevk duyarım :)



______________________________________--

Mimar Sinan G. S. Üniversitesi, Sosyoloji bölümü 4. sınıf öğrencisiyim ve tez çalışmam çerçevesinde görüşünüze başvurmak istiyorum.

Konuyu kısaca birkaç soruda özetlemem gerekirse:
Türkiye'de yaşayan dezavantajlı gruplardan biri olarak engellilerin, diğer dezavantajlı (etnik, dini ya da cinsel yönelimleri bakımından) gruplara bakışları ve onları konumlandırışları çerçevesinde neler söylenebilir?
  • Örneğin bir engelli, transseksüel bir bireyle özdeşleşme kurabilir mi? Ya da onunla ilişkisi yine bir dışlama ilişkisi mi olacaktır?
  • Engellilerin kendi içerisinde ayrışmaları var mıdır? Yani örneğin zihinsel engellilerle bedensel engelliler arasında bir farklılaşmadan söz edilebilir mi?
  • Engellilerin kendi aralarındaki dayanışmalarında etnik ya da dini kimliklerinin rolü nedir ya da bu kimlikler ne oranda belirleyicidir?
Cevaplarınız tez çalışmamı şekillendirmeme yardımcı olacaktır.

Şimdiden teşekkürler.
 
Aslında yapılması amaçlanan da bu farklılıkları korumak. Maalesef ülkemizde farklılıklara vurgu yapıldığında hemen bir ayrımcılık tehdidi olarak algılanıyor. Bu nedenle de bu tarz konulardaki akademik çalışmalar ya yetersiz kalıyor ya da kötüleniyor.
Bu çalışmayla benim yapmak istediğim, farklılıkları ortaya koyarak, bu farklılıkların nasıl algılandığını analiz etmek ve böylece Türkiye'de yaşayan "farklı" grupları anlamaya bir adım daha yaklaşmak. Her kesimden insanın söylemlerinde yer eden 'kimlik' kavramını incelemeye çalışmak burada amaç. Ne kimsenin farklılıklarını dışlamak ne de ayrımcılık siyaseti gütmek.

Ayrıca verdiğiniz cevap da benim araştırmam için bir veridir, bu bakımdan teşekkür ediyorum.
 
Harika bir konu... Ara sıra forumda çeşitli tartışmalar vesilesiyle konuya değiniliyor aslında. Hatta 10.05-2006 tarihinde doğrudan bu konu üzerinde bir tartışma da olmuştu (konuyu açan arkadaş Lambda'dandı):
http://www.engelliler.biz/forum/ayr...-escinsel-sivil-toplum-girisimi-tartisma.html
Tabii çok uzun zaman geçti üzerinden, çoğu arkadaşımızın düşünceleri değişti belki, belki diğer dezavantajlı gruplarla sakatlık daha bir yakın hale geldi... Bilemiyorum. Ama benim hislerim, 2006'da durduğumuz yerden çok daha samimi ve yakın bir mesafede olduğumuz yönünde. Zira ne Türkiye beş sene önceki Türkiye, ne dünya o zamanki dünya.
Bu sitenin üyeleri nerede duruyor bu konuda, ben de çok merak ediyorum... O tartışmaya baktım şimdi, ben de baya bir toymuşum diyorum o zamana dair. Şimdi çok daha belirgin düşüncelerim var bu konuda.

Kişisel olarak, yani sakat Bülent olarak, tüm dışlanmış ve dezavantajlı hale sokulmuş gruplarla kendimi yan yana sayıyorum. Ha sakatım ha transseksüel, ha sakatım ha travesti, ha sakatım ha başörtülü, ha sakatım ha Ermeni, ha yoksulum ha işçi vs.vs.vs. Her kim kimliğinden, varlığından dolayı dışlanıyorsa, benim yerim onun yanıdır. O özgür olmadan ben de olamam. Ben olmazsam o da olamaz. Bu konuda düşüncem bu kadar net.

Sakat grupları arasında bir ayrışma yok desem sanırım baya bir iyimser söz etmiş olurum. Bugüne dek yaşadıklarıma baktığımda, sağırlar körleri, körler omurilik felçlileri, omurilik felçliler kas hastalarını, kas hastaları süreğen hastaları ve bunların tümü zihinsel geriliği veya psikolojik sorunu olanları "görmüyor". Örgütsel açıdan bu belki de trajiklik derecesinde böyle. Ama kişisel hikayeler de bu ayrışma halinden rahatsız değil. Bu görüş ne oranda transseksüellikle aynı kategoriye konabilir bilmiyorum, ama sakat gruplarının birbirinden uzak olduğu da bir vaka işte. Ve uzaklığın, birbirlerinin sakatlığını "küçümseme" temeline dayandığı da yadsınamaz.

Sakatlar çok çok büyük oranda sakatlıklarından bağımsız olarak kendilerini tanımlıyorlar bence. İşte sakat milliyetçi de var, sosyalist de, İslamcı da, Kemalist de, muhafazakar da, radikal de... Akla gelen tüm politik konularda sakatlıktan ayrı olarak saflaşıyorlar. Belki de bunun en az böyle olduğu platformlardan biri bu sitedir. Ama burada da sitenin "büyüsü" mü etken yoksa internetin doğası mı, tartışılır. Belki de her ikisi... İşte, dindar sakat ateist sakatla ne kadar temas kurmak istiyor, milliyetçi sakat sosyalist sakatla ne kadar yan yana durmaya katlanabiliyor, kimlikler ne kadar her şeyi bir yana bırakıp "hepimiz sakatız, herkes gibi eziliyoruz, bırakalım ayrılığı gayrılığı" diyor, demek istiyor, bilmek zor.
Ama şunu biliyorum, bu platformda bu ayrılık baya törpülenmiş durumda. Sakatlık temelinde herkes birarada olabiliyor, birarada kalmak konusunda irade gösterebiliyor. Doğrusu bunu gelecek için umut verici buluyorum.

Kim bilir, belki bir gün Lambda İstanbul'un Onur Yürüyüşüne sakat eşcinseller önde diğer sakatlar arkada katılabilir... Ne de güzel olur! :)

Son olarak, sanırım haberdarsındır ama, yine de bu başlıkta dursun istedim. Kaos GL'de yayınlanan bir çeviri: Queer ve Sakatlık Kuramının Özgürleştirici Etiği

Not: Gecenin bir yarısı gördüm başlığı. Yazmadan yatmak istemedim. Çok derli toplu olmasa da, yazmadan yatmaktan iyidir dedim :)
 
sayın Bülent bey,siz sosyal etkinlikleriyle sitemizin profilini çok detaylı analiz ederek ,arkadaşımıza yardımcı olmuşunuz..eğer bu açıklamalar dan tam tatminkar olmadı ise arkadaşımız""Forum: Café Engelliler.Biz"" sayfasını şöyle bir karıştırsa bütün aradıklarına birebir yardımcı olur kanısındayım...bonni nikli arkadaşıma çalışmalarında başarılar dilerim ..fakat ayrımcılık değil de ,sakatlığın yaşamın bir gerçeği ,ayrılmaz bir parçası olduğunu idrak ederek yazısını tamamlamasını vede bununla yaşamasını da özellikle öneririm...
neden mi;be sonradan omirilik felçlisiyim ..47 yaşındayım ,8 sene öncesine kadar hayatım bambaşkay dı ..şimdi ise yatak ve yardımla yaşıyorum..bez ve sonda ,birde tonla ilaçla yaşarken dahi gülmeyi ve de sosyalleşmeyi de eksik etmiyorum...facebook sayfamdan benle olan her objeyi kullana bilirsin...yardımlaşmayada açığım..
sayğılarım la...
 
Bu noktada sanırım bir parantez açmam gerekiyor. Bu çalışmada sayılabilecek tüm gruplarla görüşmeyi amaçlamaktayım.
Bu nedenle yalnızca engellilerin görüşlerini aldığımın düşünülüp bir tür "ötekileştirme" ilişkisi yarattığımın sanılmasını istemem.
Bu çalışmada hedeflenen Türkiye'de yaşayan dezavantajlı gruplarla ilgili olarak farklı bir bakış açısı geliştirmek.
"Engellenmeyen" gruplar fikirlerini zaten her durumda belirtebiliyorlar. Engeli bulunmayan, heteroseksüel, eğitimli vs. bir Türk'e bu soruları yöneltmenin bir anlamı kalmış gibi görünmüyor. Çünkü bu sorular gerek medya gerekse akademik çevreler tarafından defalarca irdelendi.
Peki "diğerleri" ne düşünüyor? Yani dezavantajlı gruplar, diğer grupların "dezavantajları" üzerine ne düşünüyor? "Kimlik" dediğimiz şey, farklı kimliklere sahip insanlar tarafından ne şekilde yeniden üretiliyor? Ya da yepyeni, farklı bakış açıları geliştirmek mümkün mü?
Kısacası bu noktada amaç yeni şeyler söylemek, yeni şeyler tartışmak ya da söylenmesine/tartışılmasına -naçizane- ön ayak olmak.
Elbetteki "engellere", farklılıklara karşı duyarlı olarak...
 
ehh unide ogrenim gorurken kavak yelleri eser kardesim
seksuel engelli, dindel engelli,koken engelli hayata uymasi kolaydir toplum sayginca bi yer edinip toplum kurallarina uydugu aklini kullandigi kadar
bedensel engelli hayata karsi engellidir hayat yasam sartlariyle bogusur engelinin derecesine gore diger senin yazdigin engel saydigin guruplarla kiyaslama bence
kimin halinden kim anlar engel guruplari arasinda bile engelli oldugu halde diger cesit engelliyi anlamayan coktur
gecim dunyasi hayatta kalmak icin engelin her cesidiyle savasilir artik akil becerin insanlara topluma uyumundur becerebildigin kadar
buna gore en zor en itilen en magdur olan zihinsel engelli olmasi lazim bence
 
1. Aslında engelli kişi için transeksüel bir birey sağlıklı bir birey için ne ise onun içinde odur ancak sanırım kendisinin karşılaştığı engelleri göz önüne alınca daha esnek davranır en azından benim için öyle ama başta da dediğim gibi o bireyin cinsel tercihi engelli insanın engelli olup olmaması ile alakalı değildir burada da mahalle baskısı ağır basmaktadır.

2. Sadece zihinsel engelli ile bedensel engelli arasında değil kör ile sağır bile farklı bir ayrışma içerisindedir. Karşılaştıkları zorluklar bakımından öncelikler değişir. Kör için veya Oflu için kaldırımın yüksekliği büyük bir sorun teşkil ederken sağır için hiç dikkate bile alınmaz öncelikler burada devreye giriyor.

3. Engellilerin kendi aralarındaki dayanışmalarında etnik veya dini kimliklerinin rolü çok büyük. Engelli bir Sünni bir başka engelli alevi ile evlenmek istemez veya milliyetçilik duyguları ile hareket ederek etnik kökeninden dolayı ayrımcılık yapar. Ben bir kürt kökenli Türkiyeliyim ve engelimden dolayı engelleneceğimi düşündüğüm yerlerde kimliğimden dolayı kendi arkadaşlarım tarafından dışlandığım zamanlar oldu.
 
Ben sakatım fazlası değilim. Bir tercihte bulunmadım. Doğmak gibi, ölmek gibi. Ermeni iken müslüman olabilirim, cinsel tercihte kuralları çiğnemeyebilirim. İnançlı isem ateist olabilirim.

Ben sadece sakatım. Seçmediğim, vazgeçemediğim bir şeyim. Kimse bana kalk ve yürü diyemez. Gör, duy, konuş, değiş diyemez.

Birini kabullenmek başka bir şey, birini anlamamak başka bir şey. Kabullenmek nefsin büyüklüğüne, anlamaksa öğrenmeye ve vicdana bağlıdır.

Ben sakatım, değiştirilmeyi arzulayan bireyim. Toplum beni suçlayamaz, ben toplumu suçlarım; çünkü toplum kendi kusurunu yaratır; ama ben yaratamam.

Ben sakatım, değiştiremediğim bir şeyim. Beni kabullenmediğim şeylerle kıyaslarsanız, suçsuz bir hükümlü olurum.
 
Ötekini anlamak, empati becerisiyle alakalı bir şey. Dezavantajlı oluşun, tek başına başka dezavantajlıları anlamak, onlarla özdeşim kurmak konusunda bir bilinç oluşturacağını düşünmüyorum. Yani gözlemlerime göre engelliler belirgin olarak daha az milliyetçi, farklılıklara karşı daha müsamahakâr değil.


Fakat ötekini anlamak konusunda dezavantajlı olmayanlara göre avantajlı olduğunu söyleyebiliriz. Yeter ki kendi için beklediği yaklaşımı, diğer dezavantajlı guruplar için de talep etmesinin, tutarlı olmanın bir gereği olduğunu fark edecek bir bilinç düzeyinde olsun.
 
Kişisel olarak, yani sakat Bülent olarak, tüm dışlanmış ve dezavantajlı hale sokulmuş gruplarla kendimi yan yana sayıyorum. Ha sakatım ha transseksüel, ha sakatım ha travesti, ha sakatım ha başörtülü, ha sakatım ha Ermeni, ha yoksulum ha işçi vs.vs.vs. Her kim kimliğinden, varlığından dolayı dışlanıyorsa, benim yerim onun yanıdır. O özgür olmadan ben de olamam. Ben olmazsam o da olamaz. Bu konuda düşüncem bu kadar net.

Terchlerimiz dışında gelişen etnik köken, kimi zaman din gibi unsurlarından ötürü ayrımcılığa uğrayan kimselerle kendimi yan yana görebilirim ama tamamen kendi tercihi doğrultusunda gelişen homoseksüellik, travestilik gibi (ki bunları sapkın yaşam biçimi olarak değerlendiriyorum) kendimi bir engelli olarak aynı safda görmem mümkün değil. Zira ben tamamen ercih etmediğim, maruz kaldığım, yakalandığım bu durumu; severek, bilerek ve isteyerek şu yada bu düşünceyle (o kısmı beni ilgilendirmiyor) tercih edenlerle ne yan yana, ne arka arkaya anılmak istemem.:)

O tarz insanlardan rahatsızlık duymuyorum yani taşlansın, ayağından asılsın gibi bir düşünceye sahip değilim. Sorunları ne ise devlet baba onlara da el atsın:) ama engelliler ile aynı manşet de yer alması durumu bana çok da aynı şeymiş gibi gelmiyor.:confused:
 
(...) Zira ben tamamen ercih etmediğim, maruz kaldığım, yakalandığım bu durumu; severek, bilerek ve isteyerek şu yada bu düşünceyle (o kısmı beni ilgilendirmiyor) tercih edenlerle ne yan yana, ne arka arkaya anılmak istemem.:)
[SIZE=2]hangi konuda yanyana, arka arkaya anilmak istemezsin, cicikiz'cim?... haksizliklara maruz kalma, ayrimciliga ugrama, toplumsal yashamin dishina itilme konusunda mesela?... bunlara bahane edilen unsurun tercih sebebi olup olmamasi o kadar önemli mi gercekten?!... hem madem öyle, din konusunda niye göz yumuyosun? :)...[/SIZE] [SIZE=1]tercih edilmeden, hic istemeden, bashkalarinin baskisiyla veya bilincsizce, mekanik bi shekilde yapilan ibadetleri yücelten tek bi din bile duymadim bu güne kadar :)...[/SIZE]

belki bana öyle geliordur ama "bilerek, isteyerek sectigi yasham biciminden dolayi haksizliklara ugrayan, dishlanan insanlarin kendi sucudur, haktir onlara bu durum!" der gibisin sanki satir aralarinda... onlara uygulanan baskiyi (shiddeti) meshrulashtirir gibisin sanki... h.p'nin mesajinda da ayni sheyi görür gibiyim ama yazdiklarinizi yanlish yorumluosam her ikinizden de özür dilerim shimdiden...



3. Engellilerin kendi aralarındaki dayanışmalarında etnik veya dini kimliklerinin rolü çok büyük. Engelli bir Sünni bir başka engelli alevi ile evlenmek istemez .
dayanishmak ile evlenmenin ne ilgisi var, sevgili yagmur :p
 
[SIZE=2]hangi konuda yanyana, arka arkaya anilmak istemezsin, cicikiz'cim?... haksizliklara maruz kalma, ayrimciliga ugrama, toplumsal yashamin dishina itilme konusunda mesela?... bunlara bahane edilen unsurun tercih sebebi olup olmamasi o kadar önemli mi gercekten?!... hem madem öyle, din konusunda niye göz yumuyosun? :)...[/SIZE] [SIZE=1]tercih edilmeden, hic istemeden, bashkalarinin baskisiyla veya bilincsizce, mekanik bi shekilde yapilan ibadetleri yücelten tek bi din bile duymadim bu güne kadar :)...[/SIZE]

Eşcinsellerin, travestilerin ayrımcılığa maruz kalmış olmaları ile sakatlarınkini farklı algılıyorum ben. Birisi tamamen isteği dışında gerçekleşen bir olayken diğeri kendi seçimleriyle maruz kaldıkları durum. Sağlıklı doğup büyüyüp belirli bir yaştan sonra ben artık kendimi adam gibi hissetmiyorum kadın olcam pembe kimlik alcam diyenle aynı kefeye koyamam ben kendimi. Yani onların maruz kaldığı şey ile benimki aynı şey değil. Bu konunun travestiler meselesi haline gelmesinden korktuğum için çok da uzatmak istemiyorum. :)

belki bana öyle geliordur ama "bilerek, isteyerek sectigi yasham biciminden dolayi haksizliklara ugrayan, dishlanan insanlarin kendi sucudur, haktir onlara bu durum!" der gibisin sanki satir aralarinda... onlara uygulanan baskiyi (shiddeti) meshrulashtirir gibisin sanki... h.p'nin mesajinda da ayni sheyi görür gibiyim ama yazdiklarinizi yanlish yorumluosam her ikinizden de özür dilerim shimdiden...

O tarz insanlardan rahatsızlık duymuyorum yani taşlansın, ayağından asılsın gibi bir düşünceye sahip değilim. Sorunları ne ise devlet baba onlara da el atsın:) ama engelliler ile aynı manşet de yer alması durumu bana çok da aynı şeymiş gibi gelmiyor.:confused:

Ya yukarda gayet güzel anlatmışım nesini anlamadın şimdi sen şimdi bunun yaa.;) Tu kaka demedik kimseye tezini hazırlayacak arkadaş bi soru sormuş ben de aynı kefeye konulmak istemidiğimi ifade etmeye çalışıyorum. Ahmet bi gün pembe iç çamışırlarından hoşllandığının farkına varsın sonra sennile aynıyız biz dışlanıyoruz ötekileştiriliyoruz desin.;) Heee o sahip olduklarından sıkıldı diye ben ayrımcı olim yada trafik kazası geçirip kör olduğum için aynı şeyleri hissetmeye başlayım.;)

Hem bizim toplum henüz okadar avrupalı olmadı.;) Naylon çorap giyen erkekle, sakat birini aynı kefede lanse etmeye çalışılınırsa vay halimize derim ben.;) Kaldırmaz bu toplum bu durumu, bizim sakat durumumuz hepten sakata gider.;) Anlatmak istediğimi anlatabildim mi? Ben olaya toplum bazında bakıyorum ister istemez. Sonuç itibariyle dezavantajlılar anılırken transseksüellerin buna dahil edilmesini onaylamıyorum.:)
 
[FONT=Tahoma]engellinin ekonomik kimliğide var. örneğin; ekonomik gelirini tamamlamış engelli, kendince kendi kurtuluşunu sağladığını , kimseye ihtiyacı olmayacağını probleminin büyük bölümünün ortadan kalktığını düşünerek , kendini engellilerden, engelli sorunlarından , engelli dayanışmasından uzak tutuyor böyle bir ekonomik bencil grupta var tabi tam tersi olan grupta[/FONT]

[FONT=Tahoma]aslında engellilerin milliyetçi dini siyasal gruplaşması az denecek kadar % deye vurduğumuzda öğrenim görmemiş olanlarıda çok ,bu sebeplede milliyetçi dini öğrenimini görmemiş engelliler apolitik durumda. Kemikleşmemiş omurgasızlar bir duruşları yok. [/FONT]

[FONT=Tahoma]engellinin bu yıllarda farklı cinssel eğilimleri mevcut deil. kendilerini temsil edecekkadar en azından. çünkü engelli var olan cinssel kimliğiyle bile doyuma ulaşamadı kaldıki diğer cinssel seçimlerini yapsın hormonik olanları karıştırmıyorum .[/FONT]

[FONT=Tahoma]elgelliye sınıfsal açıdan bakarsak hem ezilen yok sayılan sömürülen, böyle olmasına rağmen sınıfsal örgütlenip kurumsallaşamamış bu yüzden harekette edemiyor tepkileri büyük fakat örgütlülüğü 0 olan bir sağlıksal grup bu bakışla örgütlü olmayan bir grup diğer dezavantajlı guruplarla iletişim dayanışma kuramazda[/FONT]

[FONT=Tahoma]toplumla ilişkilerine bakarsak tek taraflı kopuk şöyleki toplum engelliyi çalışamıyan iş göremez aiylenin vs ve sistemin üzerine yük olarak görüyor , yarı feodal yarı kapitalist toplumda sistemin sırtına almadığı yükü toplumda almıyor ayrıca iş gücü az olan artı değer getirisi az olan işleme ve üretim gücü az olan engelliyi kapitalist sistem önemsemiyor .[/FONT]

[FONT=Tahoma]her grubun içinde olduğu gibi engelli grupcukların arasındada bir iletişimsizlik mevcut[/FONT]
 
@Recursion,

Doğru görüyorsun; ama yanlış yorumluyorsun. Din veya dinsizlik doğruluğu kanıtlanamayan bir şeydir. O yüzden kabullenilebilir bir tercihtir. Eşçinsellik toplum yararına da değildir, insan yararına da. Herkes eşçinsel olursa, yeni insanları leylekler mi getirecek? Tercih adı altında yanlışlar meşrulaştırılamaz. Aksi halde üzümün üzüme bakarak karardığı gibi, insan da kararacaktır. Kangren olan yanını da seversin, ama kesmezsen ölürsün.

Hırsızlığı da, sokakta çıplak yürümeyi de tercih sayabilirsin kendini zorlarsan.

Saygıda fanatizmin sonucu özünü yitirmektir. En azından benim için.

Not: Bir insan olarak kimsenin ezilmesine "Oh" demem. "Kendine yazık ediyorsun" derim.
 
Engelli olmak ile eşcinsellik arasındaki farkın tercih olduğunu söylemek, meseleyi izaha yetmez zannımca.
Öncelikle eşcinselliğin tercih olup olmadığı tartışmalı bir konu.

Ben birçok erkek gibi ergenliğe girdiğimde kadın vücuduna karşı duyduğum arzuyu, biyolojimde hazır buldum. Tercih etmedim. Aynı şekilde benim arzuma benzer bir arzuyu, bir erkek, başka bir erkeğe karşı ister istemez hissediyorsa, o insandan bu arzuya direnmesini ne kadar bekleyebiliriz, düşünmek lazım… Ki ben etrafımda görüyorum: sesi ince, hareketleri bir parça kadınsı olduğu için, daha kadın olmayı seçmediği ve belki hiç seçmeyeceği halde aşağılanan, dalga geçilen ve dolayısıyla kadın olmaya zorlanan erkekler var.

İkinci durum:

Toplum, ahlakı, bir takım değer yargılarını üretip, insanları bunlara uygun hareket etmeye zorluyor. Engellilere karşı bilinçli bir dışlama olduğunu düşünmüyorum, en fazla, onlarla yeterince ilgilenilmiyor, yaşamdan pay almaları için yardım(pozitif ayrımcılık) yapılmıyor denebilir. Ancak, eşcinselliğin topluma zararı olan bir sapkınlık olduğu kabul edildiği için toplum tarafından bilinçli bir ayıplanma ve dışlanma gördüğünü kabul etmek gerekir.

Empati için, anlamak lazım, yani bu insanlar nasıl hissediyor, ne kadarını tercih ediyorlar, hangi zorluklarla karşılaşıyorlar; topluma zararı nedir, eğer toplum onları kabullense ve kimliklerini açıklamalarına izin verse ne olur… Bunları konuşmak ve bolca dinlemek gerek…
 
Engelli olmak ile eşcinsellik arasındaki farkın tercih olduğunu söylemek, meseleyi izaha yetmez zannımca.
Öncelikle eşcinselliğin tercih olup olmadığı tartışmalı bir konu.

Lütfen konuşalım ben tam adını koyamıyorum neler olabilir o farklar? Derinine inelim..

Ben birçok erkek gibi ergenliğe girdiğimde kadın vücuduna karşı duyduğum arzuyu, biyolojimde hazır buldum. Tercih etmedim. Aynı şekilde benim arzuma benzer bir arzuyu, bir erkek, başka bir erkeğe karşı ister istemez hissediyorsa, o insandan bu arzuya direnmesini ne kadar bekleyebiliriz, düşünmek lazım… Ki ben etrafımda görüyorum: sesi ince, hareketleri bir parça kadınsı olduğu için, daha kadın olmayı seçmediği ve belki hiç seçmeyeceği halde aşağılanan, dalga geçilen ve dolayısıyla kadın olmaya zorlanan erkekler var.

Bunu ayrımını nasıl yapabiliriz ki? Genellikle E-5 kenarlarında görmeye alışkın olduğumuz kişilerin toplumdaki yeri belli. Daha hiç travesti bir hekim, eşcinsel bir öğretmene rastlamadık mı? Ülkemizde hayır bence. Hımmm mesele eşcinsellikse bunu gizli saklıda yapabilir insan diyebilirsiniz.

Ne bilim ya neresinden bakarsam bakayım ben aynı çerçevede göremiyorum bizleri. Onlara verilecek haklar da o saçma şeyi meşrulaştırmak gibi geliyor bana.

Aslın da yaşam biçimlerini tasvip etmesem de hiç rahatsızlık duymuyorum aynı otobüse bindiğimde, aynı restoranda yemek yediğimde ama sen ayrımcılığa uğruyorsun, ben ayrımcılığa uğruyorum ikimizde dezavantajlı guruptanız hadi sarılalım! da diyemem doğrusu.:D
 
Sevgili İnanç
Yakın bir tarihte engellilik, ırk ve etnik köken, inanç ve cinsel yönelime dayalı (her biri ayrı ayrı olarak) ayrımcılığın izlenmesi raporu yayınlanacak. bu siteye de linkini koyacağım. eminin ki size bazı fikirler verecektir.
selamlar,
hakan
 
Sayın inanç
Yorumlardan da anlaşıldığı gibi engellilerinde kendi aralarında çok farklı düşüncelere sahiptir. İnsan Varyasyonu inkâr edilemez. Dezavantajlı olmak insanın kendi tercihi değil, dezavantajlı guruplar arasında bir dayanışma olmaması bizlerin eksikliğidir.

Ayrıca 12 Eylüldeki halk oylaması sonrası kabul edilen Anayasa değişikliğiyle yürürlüğe gairen anayasa sonucunda ''Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz'' ve ''Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz''

Umarım yasada kalmaz ve uygulamaya geçer, yasaların uygulanabilmesi içinde bakış açımızın değiştirilmesi gerekir, bakış açımızın değişmesi içinde: akademisyenlerimizin, yazarlarımızın, medyamızın ,sanatçılarımızın, öğrencilerimizin .... vb. düşüncelerini rahat ifade eden topluma yön verenlerin dezavantajlı kesimlere destek vermesi gerektiği kanısındayım.
 
;) Hııım süper bir konu açılmış...Bu söyleyeceklerim tamamen kandime aittir (kendi yaşam şeklim,gördüklerim,duydukalarım vs.)

Öncelikle ben bir bedensel engelli olarak; transeksüeli, yahudiyi,kürdü,geyi,sağırı,körü,zihinsel engelliyi vb. kendimden ayrıştırmıyorum. Toplum onları/bizi ayrıştıryor mu genelde herkes evet der. Ya bu öyle bir konu ki tamamen kişiye göre değişir. Ben onları yadırgamıyorum diyebilirim ama başka bir sakat yadırgar. Ya da sağlam...yani sağlam ya da sakat diye ayırmak tuhaf kaçmış. Hehe şimdi farketdim de ne çok değişik insan varmış. Bizler de içlerinde bir çeşidiz. Şöyle bir bakın çevrenize dört dörtlük var mı?:D...ya da neye göre dört dörtlük kime göre dört dörtlük?...Biz sakatlar kendi aramızda kategorilere ayrılıyoruz. Yürüyemeyenler bile binlerce çeşit kategoride. Yürüyemeyenlerin en belirgin sosyal ihtiyaçları; merdinesiz mekanlar, rampalı mekanlar, engelli araç park yerleri, asansör, toplu taşıma araçlarına sandalye ile girebilme imkanı. Bunları belediyeler, işletmeler, mütahitler vb. düşünürse yürüyemeyen arkadaşlar büyük ölçüde rahatlar. Engellilerin iş, para, sağlık sorunlarını sölemiyorum bile...O hükümetin kanunları uygulamadaki aksaklıklarından dolayı kaynaklanan sorunlar. Bizler kendi özel yaşamımızda bi şekilde bu durumu aşmayı çalışıyoruz fakat sokağa pek sözümüz geçmiyor. Dilekçeler vs. bişiler yapmaya çalışıyoruz. Toplumdan diğer ayrıştırılan kişiler sağlamsa üzülecek pek bir durumları yok bence...Yani bu denli ağır sakat olacığıma eşcinsel olmayı tercih ederdim diyebilirim rahatlıkla:D. İki ayağı üzerinde duran, kollarını ellerini kullanan , ağzından beslenen, istediğini yiyebilen, görebilen, konuşabilen insanlar ellerinde nasıl bir hazine tuttuklarının ya farkında değiller ya da doğa böle alışmışlar. Özetle; sakatlar bile kendi aralarında ağırlıklarına göre kategorilere ayrılmışken toplumda kendi tercihleri ile farklı şekillere bürünmüş insanlar pek de kıyaslanmamalı. Kıyaslama yapılacak şartlar yok ki...hayata 20-0 yenik başlayan bir bebekle (çoklu engelli) neyi kıyaslıcaz!. Oyüzden o, şu, bu diye değil toplumun tamamında ortak bilinç olmalı, saygı olmalı en önemlisi ve tabiki empati...Eşitlik beyinde başlar arkadaşlar önce beyinler değişmeli eğitimle...
 
Neredeyse bütün uluslararası sözleşmelerde ve Batı dediğimiz gelişmiş demokrasilerde dezavantajlı/ayrımcılığa uğrama riski olan gruplar sayılırken "dil, ırk, etnik köken, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, siyasal düşünce, felsefî inanç, din, mezhep, medeni hal, yaş, sakatlık" ve benzeri haller/kimlikler sayılır. Yani demokrasilerde bir travesti ile bir sakat arasında -ayrımcılık riski açısından- bir fark söz konusu değildir. Önemli olan bireyin ne olup olmadığı değil, olduğu hal nedeniyle ayrımcılığa uğrayıp uğramadığıdır. Yani bir sakat da işte/okulda/sokakta/evde/kamuda ayrımcılığa uğruyor, bir travesti de bir XXX de. Bu açıdan hepimizin çektiği aynı... Ve sivil toplum olarak yan yana mücadele etmekten daha akıllıca ve zorunlu bir şey düşünemiyorum...

Ha, kişisel olarak ne kadar özgürlükçüsün/yasakçısın, ne kadar empati yapabiliyorsun, ne kadar omuzomuza hissediyorsun, o "sana" kalmış...

Olumlu ya da olumsuz, daha çok arkadaşımız konu hakkında görüş belirtirse çok güzel olur...
 
Eşcinsellerin, travestilerin ayrımcılığa maruz kalmış olmaları ile sakatlarınkini farklı algılıyorum ben. Birisi tamamen isteği dışında gerçekleşen bir olayken diğeri kendi seçimleriyle maruz kaldıkları durum.
[SIZE=2]ayrimciliga maruz kalmak icin mi [FONT=Verdana]travesti oluyor [/FONT][FONT=Verdana]o insanlar[/FONT][FONT=Verdana]? :confused:[/FONT][/SIZE]

Ya yukarda gayet güzel anlatmışım nesini anlamadın şimdi sen şimdi bunun yaa.;) Tu kaka demedik kimseye
anladim anlamasina da; asilmalarini kesilmelerini istemiorum, otobüste karshilashtigim zaman rahatsizlik duymuyorum ama sakatlarla yanyana anilmasinlar demek, - kizma ama - sakatlarin tv'ye cikmasina karshi degilim ama tek kollu kadinlar cocuk programi sunmasinlar demekten cok daha farkli gelmedi bana :)... ikisi de lütüfkar bi tavirla bisheylerden menedishtir bana göre...

Bu konunun travestiler meselesi haline gelmesinden korktuğum için çok da uzatmak istemiyorum. :)
:) korkma cicikis'cim, asil irdelemek istedigim shey, travestilerin haksizliklara maruz kalmasi degil, genel olarak travestileri, homoseksuelleri, shunlari, bunlari da kapsayarak, "kendi secimi, napalim!" diip kenara cekilmek - ugradiklari ayrimciliga göz yummak ve hatta belki de reva görmek... "napalim, uysalardi cogunlugun koydugu kurallara da bashlari agrimasaydi" demek... yani travesti meselesi degil irdelemek istedigim; sirf birilerinin (cogunlugun ve/veya güclülerin) hoshuna gitmeyen bi secim yapti diye bir insanin ayrimciliga ugrayarak cezalandirilmasini meshru görmek... anlatabilio muyum...

[FONT=Verdana]ve senin aksine, uzayabildigi kadar uzatmak istiom bu konuyu [/FONT][FONT=Verdana]:)[/FONT][FONT=Verdana]...[/FONT][FONT=Verdana]önemsiorum, [/FONT][FONT=Verdana]cünkü yalnizca sakatliktan ibaret degilim ben, secim de yapiorum ve yaptigim secimler icin cezalandirilmak istemiorum!...[/FONT]

Hem bizim toplum henüz okadar avrupalı olmadı.;) Naylon çorap giyen erkekle, sakat birini aynı kefede lanse etmeye çalışılınırsa vay halimize derim ben.;) Kaldırmaz bu toplum bu durumu, bizim sakat durumumuz hepten sakata gider.;)
bence tam tersine, bu toplum o söyledigini "kaldiramadigi" icin zaten sakat durumumuz sakata gitmish gidecegi kadar :)... naylon corap giyen erkege tü kaka, sakat birine de "vah yazik, hic te istemeden sakat kalmish, moktan bi hayat sürmeye mahkum olmush, ben bari kötü davranmiym, vah tüh" demekten öteye gidemio :)... halbuki rahatsizlik duydugu o naylon coraplarin ve sakatliklarin biraz ötesine bakarak herkes gibi mutlu olmaya calishan INSANI görse, o insana mutluluk veren naylon corabi kafaya takmayi da birakir, sakatligin ille de mutsuz ve moktan bi hayata mahkum olmak olmadigini da anlar ve üstüne düshen görevleri yerine getirmeye daha bi özen gösterir... kendi seciminle meydana gelen bi durumu ayrimciliga mazeret göremeyen bir toplum, hic istemedigin halde meydana gelen bir durum sebebiyle ayrimciliga ugramani nasil reva görür?!!!...

***
Din veya dinsizlik doğruluğu kanıtlanamayan bir şeydir. O yüzden kabullenilebilir bir tercihtir. Eşçinsellik toplum yararına da değildir, insan yararına da. Herkes eşçinsel olursa, yeni insanları leylekler mi getirecek?
travestilere, homosexuellere saygi duyup haksizliga ugramalarina izin vermeyince dünyada heteroseksüel insan kalmayacagi hangi arada kanitlandi peki[FONT=Verdana]!!!... ayrica bütün derdin insan neslinin devam etmesiyse üzülme, [/FONT][FONT=Verdana]leyleklerin yerini bilim adamlari aldi; insanlar birbirine dokunmadan da anne veya baba olabiliolar artik :)...[/FONT]

Tercih adı altında yanlışlar meşrulaştırılamaz. Aksi halde üzümün üzüme bakarak karardığı gibi, insan da kararacaktır. Kangren olan yanını da seversin, ama kesmezsen ölürsün..
üzüm üzüme bakar dedin, kangren dedin de aklima geldi... [FONT=Verdana]sakatligi olan insanlari cekici bulan - [/FONT][FONT=Verdana]bu sitede de sapik diye damgalanan - devoteeler, amelolar falan var ya hane... cocuklugunu almanya'nin hemen savash sonrasi yillarinda [/FONT][FONT=Verdana]geciren ve sokaklarda kolu, bacagi kesik insanlarla [/FONT][FONT=Verdana]bol bol [/FONT][FONT=Verdana]karshilashma firsati bulan yash gurubundakilerde biraz daha fazla görüldügünü okumushtum bi aralar... cocuk (dolayisiyla önyargilarin[/FONT][FONT=Verdana] henüz katilashmadigi[/FONT][FONT=Verdana]) yashlarda sakatlarla bol temas icinde olmanin, ilerde devotee olma olasiligini arttirdigi iddia ediliordu... dogrulugunu yanlishligini bilemicem, arashtirmadim (kanitsiz bi iddiaydi :))... ama ilerde birileri cocuklarimizin kafasi karishio, sakatligi kacinilasi bishi olarak tanimalari gerekirken hosh buluyorlar, iyisi mi siz ortalikta gezinmeyin [/FONT][FONT=Verdana]fazla [/FONT][FONT=Verdana]diyip de bizleri toplama kamplarina, aa pardon, gözlerden uzak rehabilitasyon merkezlerine toplasalar, yine böyle gönül rahatligiyla "kangren olan yanini da seversin, ama kesmezsen ölürsün" diebilir misin acaba? :confused:... [/FONT]

[FONT=Verdana]hosh shimdi de o kadar uzak degiliz ya öyle bir durumdan, neyse :rolleyes:[/FONT][FONT=Verdana]... bizlere uygun olmayan yapilanma, bizleri hesaba katmayan kurallar vs. vs. mümkün mertebede gözlerden uzak kalmamizi saglior zaten... [/FONT][FONT=Verdana]"ben sakatim, degishtirilmeyi arzuluorum" diyerek saglamlara benzemek icin [/FONT][FONT=Verdana]ne kadar [/FONT][FONT=Verdana]cirpinirsak [SIZE=2](dikkatleri sakatligimizdan bashka sheylere yöneltmeyi ne kadar basharirsak)[/SIZE] o kadar kabul görebilioruz ancak :rolleyes:...[/FONT]
 
Bilmediğimiz yaşamlar ve psikolojiler için kesin hükümler vermemeliyiz.her insan ,hayatın tüm güzelliklerini yaşamayı hak ettiğinden bir haksızlık varsa vicdanı olan herkesin haksızlığa karşı hem de önlerde saf tutulması gerekiyor bence

transseksüellerin kendi tercihleridir demek sadece eli taş altına sokmamamak için kaçış .

Alkol alıp trafik kazası yaparak engelli olan ,sigara içip organ kaybı yaşayan biraz engele davetiye çıkarmış olmuyor mu,bu da engelliliği seçmek değil midir?

bu mantığa göre bizler de engelli olma şekline göre mi hak verilsin diyelim..
 
Recursion,

Neslin devamı için bulduğun çözüm “Özrü kabahatinden büyük” sözünü hatırlattı. Belki yok etmez, ama çoğaltmayacağı kesin. Tıpkı şiddet, cinsellik gibi temalara TV’de geç saatlere yer vermesi, uyarı konması gibi. Eşcinsellik ve benzeri tercihlerin iyi şeyler olmadığı mutlaka vurgulanmalı, önlemleri alınmalı.

Doğru ve yanlış yerine saygı kelimesini koyarsanız, devoteelere de saygı duyulur. Engellileri yakanlara da saygı duyulur, çünkü saygı duymak doğru koşulunu aramaz.

Sağlamlara benzeme arzum kabullenilme amaçlı dile getirilmiyor. Orada sağlamın suçu ifşa ediliyor. Benzeme arzum tamamen “Benlik” kaynaklıdır. Zira hiç kimse mahremini annesine, babasına, kardeşine ve mecbur kalırsa daha uzak tanıdıklarına göstermek istemez. Acaba yeni bir sapkın grup mu çıktı diye merak etmeye başladım.

Yazmak konusunda sıkıntım olduğundan yeni bir cevap yazmayacağım. Zaten bundan sonrası konuyu tekrara girer. Benim açımdan önemli olan doğru olandır. Birileri “Doğru görecelidir” de diyebilir; ama bana göre çok az şey göreceli değildir.
 
Neslin devamı için bulduğun çözüm “Özrü kabahatinden büyük” sözünü hatırlattı.
[SIZE=2]:) evet, aynen! eshcinsellik ve benzer tercihlerle ilgili önlemler alinmassa [FONT=Verdana][SIZE=1](eshcinsellere saygi duyup haksizliga ugrmalari engellenirse)[/SIZE] [/FONT][/SIZE][FONT=Verdana][SIZE=2]leyleklere muhtac kaliriz endishesine analojik bi cözümdü o ;)... yoksa, karshi cinsler birbirine dokunmasin, aldous huxley'in "yeni cesur dünya"sindaki gibi üreme merkezlerinde devam ettirelim insan neslini demeye calishmadim ciddii ciddii :)...[/SIZE][/FONT]

[SIZE=2][FONT=Verdana]ne zaman "saygi", "özgürlük" gibi kelimeler anilsa hemen ardindan birilerini yakanlari, yikanlari, sömürenleri vs. anarak yasa ve etik dishi durumlarla bi cagrishim kurmaya calishilmasina cok rastliyorum ve hic bi shekilde dogru bulmuyorum... [/FONT][/SIZE]

[SIZE=2][FONT=Verdana]daha önce yazdigin endishelerini onaylamasam da bi yere kadar anlayabiliordum gene seni, sevgili h.p ama eshcinsellere saygi duymaktan girip engellileri katledenlere saygi duymaktan cikarak hepsini ayni kefeye koyman biraz shashirtti beni, [/FONT][FONT=Verdana]niye yalan söyliym shimdi; beklemiodum senden... [/FONT][/SIZE]



Benzeme arzum tamamen “Benlik” kaynaklıdır. Zira hiç kimse mahremini annesine, babasına, kardeşine ve mecbur kalırsa daha uzak tanıdıklarına göstermek istemez. Acaba yeni bir sapkın grup mu çıktı diye merak etmeye başladım.

[SIZE=2][FONT=Verdana]düshünce akishini takip etmekte zorlaniorum; annesi, babasi, [/FONT][FONT=Verdana]kardeshi, [/FONT][FONT=Verdana]evladi,[/FONT][FONT=Verdana] kisacasi bashkalari tarafindan alti bezlenen insanlarin benligi olamaz mi?... benlik, kendi dötünü silebilenlere ait bishi midir [/FONT][FONT=Verdana]sadece?[/FONT][FONT=Verdana]... yeni sapkin grup meselesini de anlayamadim?...[/FONT][/SIZE]




[SIZE=1]not; [/SIZE]
[SIZE=1]yazmak konusunda sikintin oldugu halde üshenmeyip cevap yazdigin icin saol... [/SIZE][SIZE=1]sinirlerine dokundugumun da farkindayim, kusura bakma... konuyu önemsemeseydim yazmazdim, seni de rahat birakirdim...[/SIZE]
 
Engelli ya da değil bütün insanlara bakış açım aynıdır.Yani ayrımsız.Hiç kimse Mükemmel değil !

Cinsel tercih konusuna yapılan acımasız ve ön yargılı eleştirilere değinmeden geçemiycem.İnsan biyolojisi çok karmaşık bir yapıda olduğu için eşcinselliği lezbiyenliği ya da biseksüaliteyi vs kişinin kendi tercihi olarak değerlendirmekle birlikte bunun bilinçli bir seçim olduğu deği,l doğuştan gelen hormonal bir durum olduğunu da kabul etmek zorundayız. Fazla ayrıntıya girmek istemiyorum ancak bu konularda biraz daha araşltırma yapılırsa önyargılardan sıyrılp daha geniş bir bakış açısı geliştirilebilir diye düşünüyorum. İnsan insandır bana göre.Doğrularıyla yanlışlarıyla..
 
Buradaki sorun, çoğunluk olmaları nedeniyle güçlü olanların, azınlık olan gruplar hakkında kısıtlamaya gitme cüretini kendilerinde görmeleridir. Ama bundan daha önemli olan sorun ise, bence, azınlık olan ve çoğunluğun taciziyle yaşamı terörize edilen insanların (sakatların), yeri geldiğinde çoğunlukla bir olup başka bir azınlık grubu mensuplarını (eşcinselleri vs.) eze eze taciz etmeleridir. Bunu yapmakla hem etik açıdan rezil duruma düşüyorlar hem de tutarsız davranmış oluyorlar. Zira sen güçlüsün diye başkaları hakkında karar verme hakkını kendinde görürsen, başkalarının da senin hakkında karar verme hakkı olduğunu en baştan kabul etmiş olursun. Ya hepimiz özgür olacağız ya da hepimiz tutsak olacağız. Bunun ortası yok.
Birisi sana karışmasın istiyorsan, sen de başkasına karışmayacaksın. Eşcinselliği tasvip etmiyor olabilirsin, başörtüsünü sevmiyor olabilirsin, sakatlara uyuz oluyor olabilirsin, alkol alanlardan, namaz kılanlardan, mini etek giyenlerden, oruç tutanlardan vs.vs. haz etmiyor olabilirsin. Ama tüm bunlara "katlanmak", onların haklarını savunmakla kendi hakkını da savunduğunu bilmek, özgür olmanın, yaşadığın coğrafyada mutlu olabilmenin önşartıdır.
 
[SIZE=2]ayrimciliga maruz kalmak icin mi [FONT=Verdana]travesti oluyor [/FONT][FONT=Verdana]o insanlar[/FONT][FONT=Verdana]? :confused:[/FONT][/SIZE]

Niçin travesti oluyorlar peki? Sen bu sorunun yanıtını biliyor gibisin bizlerede anlatırsan aydınlanmış oluruz.

anladim anlamasina da; asilmalarini kesilmelerini istemiorum, otobüste karshilashtigim zaman rahatsizlik duymuyorum ama sakatlarla yanyana anilmasinlar demek, - kizma ama - sakatlarin tv'ye cikmasina karshi degilim ama tek kollu kadinlar cocuk programi sunmasinlar demekten cok daha farkli gelmedi bana :)... ikisi de lütüfkar bi tavirla bisheylerden menedishtir bana göre...

Bu kadar kel alaka bir yanıt beklemezdim senden.:) Lütufkar bir tavır ile söylemedim sana örneklendirerek anlatmaya çalıştım ama pek de başarılı olamamışım anlaşılan. Daha çok örneklendireyim. Eşcinsel bir hekime muayene olurum, travesti biletçiden bilet alırım, gay futbolcunun maçını izlemeye giderim yani herhangi kamusal yada sosyal alanda cinsiyeti/cinsel eğilimi ne olursa olsun hizmet alırım/hizmet ederim. Eğer bunları yapmazsam beni ayrımcı olarak değerlendirebilirsin fakat onlar ile kol kola girmiyorum diye beni ayrımcı olarak damgalayamazsın. Onların cinsel tercihleri olabiliceğini kabulleniyorsun da, benim omuz omuza olmak istemeyişimi ayrımcılık olarak nasıl nitelendirebiliyorsun?

Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği'nin (CİSED) internet sitesinden okuduğum bir yazıyı paylaşmak istiyorum.
yaşında oğlu için ağlamaklı bir şekilde bizi arayan baba; “oğlum daha 14 yaşında nasıl eşcinsel olur?” diye haykırıyordu. İstanbul’da bir uzmana başvurmuşlar ve uzman yaptığı 15 dakikalık görüşme sonrası; babaya “bu oğlunuzun cinsel kimliği, onu bu şekilde kabul edeceksiniz, eşcinsellik doğuştan gelen bir durumdur, en az heteroseksüellik kadar normal bir durumdur” derken, oğluna ise; “bu durumu kabullenmekten başka çaren yok” demiştir. Bunun üzerine baba; “oğlumun hiç kimseyle bir ilişkisi olmamış, bu sadece, ben onu internette gay pornolarını seyrederken yakaladığım için bana açıklamak zorunda kaldığı bir his, ayrıca oğlum bana kadınlardan da hoşlandığını söyledi, sadece kafası karışmış, ben uzun yol şoförü olduğum için evde çok bulunamadım, oğlum daha çok annesi ve ablası ile vakit geçirdi, onlardan etkilenmiş olabilir mi?” diye sormuş. Uzman; “yapacak hiçbir şey yok, bu durumu kabulleneceksiniz” diyerek aileyi göndermiş. Peki ama babanın bile dikkatini çeken bu tuhaflığı, bir uzman neden normal bir durum gibi aileye dikte etmiştir? “Eşcinsellik gerçekten doğuştan gelen bir durum mudur?” “Eşcinsellik kader midir?” İşte bu soruların yanıtları:



Aileden Sorumlu Devlet Bakanı S. Aliye Kavaf eşcinsellik konusunun tartışılmasına vesile oldu

Aileden Sorumlu Devlet Bakanı S. Aliye Kavaf eşcinsellik konusunun tartışılmasına vesile oldu. Sayın bakan yaptığı röportajla CİSED’in Eşcinsellik Açılımı’na destek vermiş ve halkın eşcinselliğe bakış açısını yansıtmıştır. Çünkü eşcinsellik sadece zekilerin görebildiği iddia edilen bir elbise diktiren çıplak kral hikâyesine benzetildi ve adeta tabulaştırıldı. Son yıllarda başta ruh sağlığı profesyonelleri, entelektüeller ve medya olmak üzere herkes, sözbirliği etmişçesine, eşcinselliğe görünmez kumaştan alımlı bir elbise dikmeye çalıştı. Aslında medya mensupları da, din adamları da, ruh sağlığı profesyonelleri de farkındaydı eşcinselliğin üzerinde öyle değişik bir elbise bulunmadığının, halk da. Yani kralın çıplak olduğunu herkes görüyor, kulaktan kulağa söylüyordu; ancak tarif edilen elbise dikilebilse kralın üzerinde öyle güzel duracaktı ki herkes bu ortak yalana inanmış gibi yapmayı seçti: “Eşcinsellik üçüncü bir cinsiyettir”, “Eşcinsellik bir tercihtir”, “Eşcinsellik doğuştan gelen, genetik bir yapıdır”, “Eşcinsellik hastalık değildir” gibi farklı türünden hayranlık cümleleri döküldü ağızlardan. Böylesi işine gelenler yani bilimsel bir meseleye ideolojik yaklaşanlar kralın yani eşcinselliğin gerçek fotoğrafını çekmeye hiç yanaşmadılar. Kralın üstünde elbise filan olmadığını görenler de yobaz, aptal, çağ dışı, homofobik hatta gizli eşcinsel yerine konmamak için susmayı tercih ettiler. Ancak gerçek: “Kral çıplak… Kral çıplak!..” Bu nedenle kimsenin tartışmaya cesaret bile edemediği ve aykırı fikirlerini kapalı kapılar ardında sessizce paylaşabildiği eşcinsellik hakkında fikir beyan etmek, kitap yazmak cesaret ister, yürek ister. Çünkü bir kısım ruh sağlığı profesyoneli, eşcinsellik ile ilgili ayrımcılığa haklı olarak tepki gösterirken, aynı zamanda bilimsel düzlemde “eşcinsellik nedir?” tartışmasını sürdürmeyi de sanki ayrımcılığa yol açacak tehlikeli bir durummuş gibi baştan sansürlemektedir. Bu noktada yapılması gereken, eşcinselleri var olmak istedikleri biçimde kabul ederken ve haklarını savunurken; eşcinsellikle ilgili eleştirel düşüncelere sahip olanların, ruh sağlığı camiasından dışlanmaması, bu fikirlerinden ötürü ayrımcılığa tabii tutulmaması, “gizli eşcinsel veya homofobik” diye yaftalanmamasıdır. Çünkü işin doğası gereği insana dair her durumun tartışılabilir olması gerekir, eşcinsellik tartışılmaz bir tabu veya dogma değildir. Bu varoluş halinin tartışılıyor olması, bu halde olan insanlara karşı ayrımcılığı meşrulaştırmadığı gibi, eşcinselliği de meşrulaştırmaz.

***

Haksız eleştiriye maruz kalma konusu bu sitede sıkça rastladığımız bir durum olmaya başladı. Öyle bir baskı uygulanmaya çalışılıyor ki insanlar fikrini açık bir şekilde dile getirmeye çekinir hale geldi. Zaman zaman niye forumdan uzak kaldığımı ve kalmam gerektiğini belkide tek satır bile yazmam gerektiğini düşünüyorum...
 
Bir yerde çoğunluktan yada sesi çok çıkanlardan farklı düşünüyorsanız, bir parça eleştirilmeniz-dışlanmanız mukadder galiba... Üzülmeyin kendinizi fena savunmuyorsunuz :)
 
Niçin travesti oluyorlar peki? Sen bu sorunun yanıtını biliyor gibisin bizlerede anlatırsan aydınlanmış oluruz.
:) bu konuda uzmanlik yapmish izlenimi mi biraktim? :cool:... insanlarin neden travesti, eshcinsel vs. olduklarini kesin olarak bilmiorum ve bu konuya aciklik getirme ishini, o insanlarin kendilerine ve yaptigin alintida eleshtirilen "profesyonellere" birakiorum :)... neden olduklarini kesin olarak bilmesem de - belki istisnalar vardir ama - ayrimcilga ugramak, cezalandirilmak, mutsuz olmak icin yapmadiklarindan eminim... insan neslini tüketmek icin yaptiklarini da hic sanmiorum :)...


Daha çok örneklendireyim. Eşcinsel bir hekime muayene olurum, travesti biletçiden bilet alırım, gay futbolcunun maçını izlemeye giderim yani herhangi kamusal yada sosyal alanda cinsiyeti/cinsel eğilimi ne olursa olsun hizmet alırım/hizmet ederim. Eğer bunları yapmazsam beni ayrımcı olarak değerlendirebilirsin fakat onlar ile kol kola girmiyorum diye beni ayrımcı olarak damgalayamazsın. Onların cinsel tercihleri olabiliceğini kabulleniyorsun da, benim omuz omuza olmak istemeyişimi ayrımcılık olarak nasıl nitelendirebiliyorsun?
kamusal alanda hizmet verme konusunda tartishmasiz öyle - ve hatta suc - tabe de, diger noktada bence tam tersine, eshcinsel bi hekime muayene olmayabilirsin, travesti biletciden bilet almayabilirsin, gay futbolcunun macini izlemeyebilirsin; bu secimleri yapmak senin en dogal hakkindir ve hic kimse SENI bunlarin tersini yapmaya zorlayamaz / zorlayamamali da bana göre...

"BEN (cicikis olarak) eshcinsellerle kol kola olmak istemiorum!" da diyebilirsin tabe ama kendi adina konushmakla "eshcinsellerin ugradigi ayrimcilikla engellilerin ugradigi ayrimcilik farklidir" gibi genel bi "tespit" yapmak arasinda cok büyük bi fark oldugunu itiraf etmelisin, cicikis :)... "sakatlarla eshcinsellerin ayni manshette yer almasi dogru degildir" gibi mesajlar verdigin an bana ve bashkalarina da söz hakki - en azindan nedenini sorma, sorgulama hakki düsher...

tipki, "BEN cocuguma tek kollu kadinlarin sundugu cocuk programlarini izlettirmek istemiorum" demekle "tek kollu kadinlar cocuk programi sunmamali" demenin arasinda cok büük bi farkin oldugu gibi ve ikinci durumda HERKESE söz ve sorgulama hakki düshtügü gibi ;)...


***
ayrica, konushuyoruz burda, cicikis, sana baski uyduladigim falan yok... böyle düshünmen üzdü beni gercekten... seni herhangi bishi olarak damgaladigim falan da yok (o senin kendi ic-sesin, vicdanin olmasin?! :))... sadece konushuoruz; sana karshi bir terbiyesizlik yapmadim, hakaret etmedim, bi tehditte bulunmadim, konushmani ve düshünceni savunmani yasaklamadim... bilakis... neden öyle düshündügünü sordum, verdigin aciklamalarla ilgili seninle neden hemfikir olmadigimi anlatmaya calishiorum... baski uygulamakla suclanmadan bunu da yapamicaksak nicin variz burda, cicikis'cim - canim, gülüm, cicim demek icin mi burdayiz sadece? :confused:...

Öyle bir baskı uygulanmaya çalışılıyor ki insanlar fikrini açık bir şekilde dile getirmeye çekinir hale geldi. Zaman zaman niye forumdan uzak kaldığımı ve kalmam gerektiğini belkide tek satır bile yazmam gerektiğini düşünüyorum...

:) seni gidi seniii!... mesajlarini nasil zevkle okudugumu biliorsun ve bir daha yazmamakla beni tehdit ediosun (bi de bana diosun baski uyguladigimi :))... ama unutma ki beni cezalandirayim derken mesajlarini en az benim kadar seven diger masum insanlara haksizlik ediosun ;)...


sevgiler :)...



edit;
@hodbin; eleshtirilmek ile dishlanmak cok farkli, ve hatta bazen de birbirine zit sheyler degil mi? :confused:... öyle ya, dishladigin insanlari eleshtirme, dolayisiyla da dialoga girme zahmetinde niye bulunasin ki?
 
Rekursion,

Öncelikle rumuzunu “Recursion” olarak yazdığım için özür dilerim. Gözümden kaçmış.

“Benlik”= “Kendim için” Yani: sağlam olmayı kendim için arzuluyorum. Kabullenilmek için değil. Toplum beni kral yapsa, yine aynı şeyi arzularım. Zaten meseleyi nasıl buraya getirdin anlamadım.

Yakma, tecrit ve benzer kavramları sen kullandın. Kendi varsayımlarına da bir bak bence.

Sinirlendiğim kanaatine nasıl vardın? Ben düşüncenin sahibi değilim, mensubuyum. Beni ikna edersen, sahibi veya mensubu olduğun düşünceye de katılabilirim.
----
OturanBoğa,

Maalesef övmekle bitiremediğimiz Batı, bugün genç nüfus sorunuyla karşı karşıyadır. Bunun da sebeplerinden biri ve muhtemelen en büyüğü cinsel özgürlüklerdir. Bazı güzel şeylerin yan etkileri vardır. Bunları yapmak da yanlıştır yapmamak da. Mesele hangisinin daha doğru olduğudur. Günü kurtarmak mı, geleceğe bakmak mı? Ben de sizi kolaya kaçmak ve cesaretsizlikle suçlayabilirim.

Kaldı ki ben de haksızlıklara uğramalarını istemem. Sadece olabilecek önlem ve uyarıların olması gerektiğine inanıyorum.
 
Üst Alt