Güncel İçerik

Merhabalar

Engelli haklarına dair tüm içerikten üye olmaksızın yararlanabilirsiniz.

Soru sormak veya üyelere özel forumlarlardan ve özelliklerden yararlanabilmek içinse sitemize üye olmalısınız.

Dikkat!!! Tema lisans bilgilerinize erişilemiyor, lütfen www.xenforo.gen.tr yönetimi ile iletişime geçiniz. Teksan İnovatif Medikal: Engelliler, Engelli Çocuklar, Hasta ve Yaşlılar için emsalsiz ürünler

Dezavantajlı Grupların Birbirlerine Bakışı Çerçevesinde Engelliler [Araştırma]

bir insanın cinsel tercihi kimseyi ilgilendirmez.sadece bu sebepten tecrid ediliyorsa bir insan ve sen de haklara saygılıyım ve çağdaşım diyorsan 3 maymunu oynamıyacaksın.
Ayrıca cinsel tercih arkadaşlığı neden etkiliyor anlamıyorum.her insanın kendine özel ve sadece partneriyle paylaştığı bir duruma 3. kişinin müdahalesi çok saçma.normal arkadaşlık cinsel paylaşım üzerine kurulu değil.eğer senin tercihlerine birebir müdahale varsa o başka ama önyargılı olup şununla arkadaşlık ederim şununla etmem düşüncesizce.

bu tutum engellilerle karşı önyargılı olanları haklı duruma düşürür. o zaman seni beni tanımayanlar sadece tv de gördüğü ağlayan sızlayan dilenen engellilerle bir tatabilir bizi. seni beni tanımdan yüreğimizi bilemez değil mi? dostluklar sadece yüreğe bakar gerisi boş....
 
Maalesef övmekle bitiremediğimiz Batı, bugün genç nüfus sorunuyla karşı karşıyadır. Bunun da sebeplerinden biri ve muhtemelen en büyüğü cinsel özgürlüklerdir.

:) övülecek yanları da var, eleştirilecek yanları da. Tıpkı Türkiye'de olduğu gibi...

Bugün dünyanın başındaki en büyük belalardan biridir nüfus artışı. Kaldı ki sanki her ilişki çocukla sonuçlanıyor :) Mazallah böyle olsa dünya ne olurdu Allah bilir. Eşcinsellikten yola çıkıp "insan nesli tükenecek" demek ancak karikatürize edilmiş bir fikir olabilir. Hem, daha uyanık birileri çıkar, "o zaman tıbbi olarak çocuğu olamayacak kişilerde eşcinsel ilişki serbest olsun bari" diye iyice karikatürize edebilir durumu :)

Ayrıca, "insan neslini çoğaltma" misyonu zorla her insana yüklenecek bir şey olmasa gerek. Bunu yapanlar makbul vatandaş, yapmayanlar değil, dersek, çocuğu olmyan herkesi (buna sakatlar da dahil) ikinci sınıflığa atılıveririz bi anda.

Ben burada konunun insan hakları temelinden kaydırılmaması gerektiğini düşünüyorum. Başörtüsünü hangi argümanlarla savunuyorsak, eşcinsel haklarını da aynı argümanlarla savunmalıyız.
 
merhaba arkadaşlar benim gözlemlediğim genel olarak şu meşhur ötekiden kimse hoşlanmıyor. hem sadece engelli değil adamın kilolu olması kalın gözlüklü olması müthiş bir ego savaşı hüküm sürmekte . engelliler arasında bence bu daha vahim. herhalde dışlanmanın verdiği duygu madem birileri beni dışlıyor bende birilerini dışlayım mantığı,
benim eski bir arabam var adı bmw ama 15 yıllık çevredeki engelli vatandaşlar bir kaçtane bir kıskançlık bir kıskançlık sanki bendeki ferrari mazallah işe gidip gelmek için kullanıyorum. herhalde dizlerimizin üstünde sürünsek mutlu olacaklar arkadaş.
KENDİNE BAKMAZ AHKAM KESER AKLINCA CEVAPTA VEREMEZSİN EFENDİLİKTEN. DİĞER GURUPLARLA MESELA GAYLARLA PEK İLİŞKİM OLMADI ONLARI ANLAMAK İÇİN BİRAZ ZAMAN GEREK HERALDE
 
sapla samanı birbirine karıştırmışsınız. :)
konuyu baştan sonra okudum neredeyse her mesajda 50 defa eşcinsel transexsüel kelimeleri geçiyor. özellikle oturan boğa bozuk plak gibi eşcinsel de eşcinsel deyip duruyor. :)
niye sapla saman birbirine karıştırılıyor?
engelli olmak bir tercih değildir ve engelli olmak dezavantajlı bir durumdur
kadın olmak bir tercih değildir ve yine dezavantajlı bir durumdur.
peki ya eşcinsel olmak?
eşcinsel olmak bir tercih meselesidir. dezavantajlı bir durummudur HAYIR
konuyu başlatan arkadaş engelliler kendileriyle eşcinseller arasında bir özdeşlik kuruyormu diye soruyor.
pardon ama niye kurulsun ki?
ikisi tamamen farklı bir şey.
son zamanlarda moda olan ben entel bir kişiyim o halde eşcinsellerin hakkını savunurum ayakları sezinliyorum bu tartışmada :)
aha banada 50 defa eşcinsel dedirttiniz. :D
 
Dün akşam en son bu konuyu okuyup siteden çıktığımdan mı,yoksa uyumadan önce biraz da konuyu kafamda tasarladığımdan mıdır nedir?..

Rüyamda;

Bir transseksuel’le eylem hazırlığına teşebbüs ederken buldum kendimi…

Tok bir sesle; ‘bu düzeni beraber değiştireceğiz, ezmeyeceğiz, ezdirmeyeceğiz kendimizi usta’deyip,kaşlarımı da çatarak fikrini almak için yüzüne baktım…

‘Bunları sonra konuşalım kuşum üzme sen kendini,hadi odamıza çıkalım’ deyince; yer yer yardırarak, ivedi bir şekilde uzaklaştım olay yerinden..

Anladım ki, bu ekip rüyada bile bir araya gelmez…

Diğer 2 soruya ileri bir zamanda cevap vereceğim...
 
OturanBoğa, unutma ki, mizah gerçeği hafife alma sanatıdır. Istenirse aksi yönde karikatürler de çizilebilir.

Birgün Türkiye'de nüfus sorun olursa / varsa onun da önlemleri alınır / alınmalı. Nitekim bir dönemin popüler konusuydu diye biliyorum. Bireyin görevi bireysel hareket etmemek olmalı. Yani bireysel bilinçlenme olmalı. Zaten böyle bir bilinçlenme özlenen demokrasinin ötesini sunar.

Ben sadece zor olanı arzuluyorum :)
 
Oturanboğa demiş ki daha önce başörtülü dezavantajlı gruplar için:
"Bu bir özgürlük sorunudur. İşin teolojisi beni ilgilendirmez. Kimse kimseye ne giyeceğini, ne içeceğini, ne olacağını vs. söyleyemez. Hele ki üniversite çağında olan birine bunu hiç kimse söyleyemez. "
Başörtüsü konusunda argümanınız bu şekilde. Tamamen insan hakları tmelinde savunuyorsunuz.
Yukarıda sizin dediğiniz gibi:
"Ben burada konunun insan hakları temelinden kaydırılmaması gerektiğini düşünüyorum. Başörtüsünü hangi argümanlarla savunuyorsak, eşcinsel haklarını da aynı argümanlarla savunmalıyız. "
fakat bir dezavantajlı grubun argumanlarını bu çerçevede kullanmaya sıkı sıkı baglı kalırken hr nedense cinsel tercihlerden dolayı dezavantajlı gruplar konusunda bu çerçevenin dışına çıkıyorsunuz, temellendiriyorsunuz insan haklarından ayrı olarak.
Şöyle örnekleyim. Nerede yazdıgınızı hatırlamıyorum ama bir yerde eşcinselliğin hastalık sayıldıgını ama artık bunun boyle olmadıgını soyleyerek dayanak noktanızı yazmıştınız. Eşcinsellerin argumanlarını kullanıyorsunuz yani. Ama dinden dolayı ayrımcılıklara gelince insan haklarından başka argumanlar asla ilgilendirmiyor sizi:) Yaman bir çelişki bu, iki gruba yaklaşamınız sözkonusu olunca. çagdaşlık giriyor gibi burada sanki..size göre tabi.
o yazıyı bulmaya çalışacagım.
Bence başörtüsü için kullandığınız argümanları (ilgili yerin altını çizdim)siz de eşcinseller için kullanmalı gerisiyle ilgilenmemelisiniz.
 
Kalem eşcinsellik biyolojik bir olay. Yani tıbben tanımlanmış bir durum.Bunun teolojiyle,argümanla ya da insan haklarıyla alakasını bulamadım ya da ben anlatmak istediğini anlayamadım..Haddim olmayarak..
 
Ne demek istediğimi oturanboğa anlamıştır. Ama sana şöyle anlatayım canım.
Oturanboga'dan örnek verelim açıklamak için. O başörtsü yasagı ile ilgili demiş ki: "Bu bir özgürlük sorunudur. İşin teolojisi beni ilgilendirmez. Kimse kimseye ne giyeceğini, ne içeceğini, ne olacağını vs. söyleyemez. Hele ki üniversite çağında olan birine bunu hiç kimse söyleyemez. "

Yani "ben burada dinin ne dediğiyle ilgilenmiyorum. Dinde başörtüsü var mıdır yok mudur yeri nerededir bunlar beni ilgilndirmiyor. Teoloji kısmıyla ilgilenmiyorum. Eğer bu başörtülü bayan okulundan bu sebeple dışlanıyorsa, insan haklarından uzak tutuluyorsa bir yerde, ayrımcılıga ugruyorsa bn bu konuyla ilgilenirim ve omuz omuza yanında yer alırım" diyor. Burada argumanı tamamen insan hakları. İnsan haklarına gore konumlandırıyor duruşunu.
Başörtüüs yasagına karşı çıkan dindar kesime de kullandıgı argümanları hatırlatıyor ve diyor ki: "başörtüsü yasagına nasıl karşı çıkıyorsanız hangi argümanla karşı çıkıyorsanız eşcinsllere de o argumanlarla bakın. Yani insan hakları tmelinde ilgilenin.
Ben de diyorum ki oturanboga'ya, sen de başörtülere kullandıgın argümanlarla yaklaşmalısın diğer dezavantajlı gruplara. nasıl ki burada başörtüüs sözkonusu olunca teoloji kısmıyla ilgilenmiyorsun eşcinsellik sözkonusu olunca da onların durumu dayanakları seni ilgilendirmemeli. Oysa daha onceki yazılarında eşcinselliğin bir hastalık olmadıgını bilimsel sonuçların böyle gordugu tarzında bir yazı yamzıştı. İşte boyle yapmakla insan hakları tmelinden uzaklaşıyor eşcinselliğin savunucusu da oluyor.Bilimsel bir grçkeliğe oturtuyor savını. Bunu yapmakla grçekçi oldugunu düşünüyor haklılık payı çıkartıyor kendine.
Din odaklı bir dezavantaj sözkonusu oldugunda sınıra sıkı sıkıya baglıyken yani dinin argumanlarıyla ilgilenmediğini defalarca soylrken - çünkü bu kısım bilimsllikl çelişiyor ve grçekçi bulmuyor- buna ragmn insan haklarında baktıgını vurguluyor, böyl ebakılmasını söyluyor; başka bir grup sözkonusu olunca yani eşcinsller sozkonusu olunca onların argumanıyla hareket etmekten çekinmiyor. Çünkü eşcinsellerin argumanlarını onaylıyor. Bir sapkınlık olmadıgını, bir hastalık olmadıgını.Bunu onlar gibi algılıyor ve dogru buluyor. Bu dogrulugun kabulunu de anlatmaya çalışıyor. Satır aralarında en azından iki gruba yaklaşım tarzında bu güne kadar hep bunları gordum çünkü. Başörtülülere hangi argümanlarla yaklaşıyorsak şcinsllere de o argumanlarla yaklaşmalıyız diyince de ben bu sözü üzerine yazdım. Ve başörtülülere yaklaştıgın argümanlarla yaklaşmaya çalış demek istedim.
Yani seni bir yerde teolojisi ilgilndirmiyorsa başka yerde de seni dogrulugu, yanlışlığı, hastalık olup olmadıgı ilgilendirmemeli. Sen bunu başardıgın an bunu başarmalarını istediğin goruş sahipleri de başaracaktır. Sen n ekadar tarafsızsan karşındakiler de ancak senin kadar tarafsız kalabilirler. Empatiyi dene dmk istedim kısacası:)
Dilerim anlatabildim ablam:)
İnandığın dogruların yanında olmak ve bunların temsilcilerinin yanında olmak daima kolaydır derim ben. Ama inanmasan bile, kim olduguyla ilgilenmeden yan yana durmak, durabilmek için yani magdurlardan yana bir irade ortaya koymak için kırk fırın ekmek ynmesi gerktiğini de düşünürüm:)
 
Eşcinselliğin ne olup olmadığı tabii ki burada konu dışı. Bahsi geçen tartışmayı anımsıyorum. "Biz sakatız, eşcinsellikle bi ilgisi yok" gibi bişey denmişti, ben de "iyi ama eşcinsellik de sakatlık cetvelinde yer alıyor %5 ile" demiştim. o argümana karşılık. Yani, madem sakatlık cetvelle tanımlanıyor, al sana sakat. Yoksa ne olup olmadığı tabii ki umurumda değil.
 
Oturanboğa, anlayacağınızı düşündüm ama yanılmışım, anlatmak istediğim şeyi anlamamışsınız. Bahsettiğim yazıyı da buldum.
Neyse buraya yazıyı kopyalayım, son yazdıklarınızla birlikte bu yazınızı da okuduktan sonra yukarıdaki benim yazdıklarımı tekrar okuyun.

Oturanboğa demiş ki:
Ben sana "sakat kelimesini kullan, engelliyi kullanma" diyor muyum? Hayır. Peki sen bana neden diyorsun? Bu bir.

İkincisi bu site kurulduğu günden beri sakat kelimesi onlarca forumda yüzlerce başlıkta binlerce kez kullanılmıştır. Dahası sitenin tanıtım metni de daha ilk günden beri sakat ifadesi içermektedir. Yani algılandığı gibi yeni kullanıma konulan bir söz değildir.

Üçüncüsü, kendisi de sakat olan ben, kalkıp da bu güzel sözü hakaret olarak kullanıyor olamam değil mi? Bence sakat kelimesi dünyanın en güzel kelimelerinden biri ve bence olabilecek en nötr, en anlaşılır hal tespiti içeren ifade. Benim için bu böyleyken, bu kadar pozitif manada kullanıyorken, bundan alınmanız ve üzülmeniz bence bir sorun, evet, ama bu sorun benim değil, sizin sorununuz. Ya da şöyle açıklayayım... Bundan onyıllar önce aileler çocuklarının eşcinsel olduğunu öğrendiğinde çocuğu kaptıkları gibi psikoloğa götürürler ve "bu hastalığı iyileştir doktor" diye yanarlardı. Doktorlar da ciddi ciddi bunu yapmaya çalışırdı :) Fakat sonra anlaşıldı ki, biri ya eşcinseldir ya da değildir. Bu veriyken, eşcinseli heteroseksüel, heteroseksüeli eşcinsel yapmak mümkün değilken, ailelerin eşcinsel çocuklarına "hasta" muamelesi yapması başlı başına bir hastalıktır ve bu hastalık mutlaka tedavi edilmelidir... Yani homofobik mutlaka tedavi edilmesi gereken bir durumdur :) Bu sakat kelimesinden rahatsız olan sakatfobik arkadaşlar da bence silkelenip kendilerine gelmelidirler :) (işin espirili yanı bu tabii)
...
http://www.engelliler.biz/forum/sit...zunun-sitede-kullanilmasindan-rahatsizim.html


Başörtüsü yasagıyla ilgili yani başka bir dezavantajlı grup için açılan başlıktaki mesajlarınız ise şu şekilde :

1.mesajınız:
"Bu bir özgürlük sorunudur. İşin teolojisi beni ilgilendirmez. Kimse kimseye ne giyeceğini, ne içeceğini, ne olacağını vs. söyleyemez. Hele ki üniversite çağında olan birine bunu hiç kimse söyleyemez. "

Aynı başlıktaki son mesajınız ise şu:
"Bu arada bugüne dek üniversite öğrencileri için de "zinhar kamusal alandır ve başörtüsü yasaktır" diyen Kemalistlerin üniversite için "eğitim hakkıdır" deme noktasına gelmesini çok önemsiyorum. Onlar açısından büyük ilerleme bu. Kılıçdaroğlu'nun zikzak çizerek de olsa söylemleri bu ilerlemede çok önemli. Umarım CHP içindeki bu kırılmada Kılıçdaroğlu ve benzer şekilde düşünen kişiler baskın gelir... "
http://www.engelliler.biz/forum/cafi-engelliler-biz/56910-basortusu-serbest-birakilsin-mi-7.html
 
"iyi ama eşcinsellik de sakatlık cetvelinde yer alıyor %5 ile" demiştim. o argümana karşılık. Yani, madem sakatlık cetvelle tanımlanıyor, al sana sakat.

Komşu kızının eline kıymık battı sakatlık oranı cetveline göre oda sakat sayılırmı? :)
cevir kazı yanmasın. yok böyle bir şey. ayrıca bir kişinin sakat sayılabilmesi için en az %40 oranının olması lazım. %5 sakat yaptınız ya helal olsun.
onuda geçtik bir eşcinselin dezavantajlı olduğu bir örnekleme gösterebilirmisiniz?
temel insan hakkı olan eğitim haklarımı ellerinden alınıyor. (başörtüsü sorununda olduğu gibi)
herkesin kullandığı alanlarımı kullanamıyorlar (engellilerin olduğu gibi)
nedir bu dezavantaj?
eşcinselliği allayıp bullayıp birde insan hakkı teranesine sığınarak millete hoş göstermeye çalışmayın. kendi ülkenizi, o ülkenin kültürüni iyi bilmek lazım. burda görüyorum ki kültür emperyalizmine uğramış bir kaç beyin kendince bir şeyler diyor ama ne dediklerinin neyin ne olduğunun kendileri bile farkında değil.
eşcinsellik islamda yasaklanmış ve cinsel bir sapmadır. bitti.
 
:( Öncelikle konuyu ayrımcılık bazından çıkartıp değerlendirmekte fayda var,karşılıklılık esasına dayandırılarak,herkes herkesle özdeleşebilirde,özdeşleşmeyebilirde.Bunun engellisi,transseksüeli,örtülüsü,örtüsüzü falan yok,kişi özelinde ele alınırsa anlam kazanır diye düşünüyorum.Şöyleki modacı cemil ipekçi cinsel tercihleri farklı diye insan tarafını görmezden geleceğim bir insan değil(medyadan izlediğim kadarıyla edindiğim izlenimim bu).Ancak cinsel tercihini paraya tahvil etme,bundan nemalanmaya kalkışma,köşe başlarında,olayın otostopçuluğuna varan,ahlaki boyutundan uzaklaşmalara yine kendi özelimde söylüyorum,sadece bu konuda değil hemen her konuda yapılan sahtekarlıklara karşı olurum.Sağlam engelli ayrımı yapılmadanda insanların arasında;ana-evlat,abi-kardeş vb.gibi etle tırnak olanlar arasında bile şahit olduğumuz farklılaşmalar varken(istenirse örneklendirebilirim) engelliler arasında olmaması ne mümkün.Okuduğum kadarıyla etnik yada dini kimlikleriyle aralarındaki dayanışmanın farklılaşmasından bahseden bir arkadaşımızın serzenişini okudum,demek varmış.Benim konuya bakışım kendime göre farklı sizlere göre ne ifade eder bilmem.Şöyleki benim için *İNSAN* temeldir,has,öz,olandır.Yani insani değerleri içinde özünde barındıran,öyle söyleyen,öyle yaşayandır.Bu sözlerim doğru anlaşılsın lütfen,ben ne insan görüntüsünde canavarlar gördüm,canavarların ellerine su dahi dökemeyeceği.Tekrar ediyorum insan olan insandan bahisle söylüyorum bu sözleri.:rolleyes:Bonnie'de tez çalışmalarında,ve yaşamın her alanında başarılar diliyor,bütün arkadaşları sevgiyle saygıyla selamlıyorum.:)
 
http://www.sorularlaislamiyet.com/index.php?s=show_qna&id=3347

yukardaki alıntı yazı konuya eşcinselliğin ne olduğu manasında örneklendirmek içindir.insanın bedenen bir veya birkaç organındaki bir eksiklik yani sakat veya engelli olmaksa eşcinsellik la yakından uzaktan bir bağlantısı olmayan bir durum.kesinlikle engelllilik tercih meselesi değil.diğeriyse engelli veya normal kabul edilen tüm sağlıklı sayılan insanların ahlaki bir hastalığı.bu ahlaki hastalık Allah korkusuyla tedavi edilebilir. Tıbben de tedavi edilebilir bir hastalık. Ahlaki değerlerini yerlere düşüren insanları savunmak . onların haklarına sahip çıkmak bence çok yanlış. ve bu yanlış gençlerimizi çelimsiz bir geleceğe sürükler. Heleki biz engelli bireylerin daha çok korkup terketmesi, eksikliğin kıymetini bilen erdem sahibi olması gerekir
 
tekümit;

Alıntı ufuk açıcı, yorumunuzu ayrı tutarak söyledim...
 
Herşeye olumlu yönleriyle bakmak lazım. Yazdığım(ız) yazılardan sonra kimin ne olduğu (dezavantajlı-sakat-eşcinsel) anlaşılmış olmalı. kurdukları her 2 kelimeden 1'i eşcinsel di. nihayet buna bir son verdiler. :)
 
Yorum yazan ve fikir belirtip yardımcı olmaya çalışan herkese teşekkürler.
 
:) boshuna heveslenme, sevgisizz...

kurdugun bir iki cümleyle kimleri "imana" getirdin, bilemem tabe ama shahsen uzun zamandir yazmayishim, vaktimin cok kisitli olmasindan kaynaklanior :)... tam olarak neyin herkes tarafindan anlashilmish oldugunu düshünüosun shimdi? :)... tr'de zawalli sakatlardan bashka dezavantajli kimselerin olmadigini mi anlamish olmaliyiz? :rolleyes:... ha, pardon! bashörtüsünü cikartmadan üniversitede okumak isteyenlere de taniodun bu önemli konumu, unutmushum bi an... hem kullandigimiz her iki kelimeden biri eshcinsel olunca nolurmush ki?...

eşcinselliği allayıp bullayıp birde insan hakkı teranesine sığınarak millete hoş göstermeye çalışmayın.
eşcinsellik islamda yasaklanmış ve cinsel bir sapmadır. bitti.

:) "hadi müslümanlar, gelin hepibirlikte eshcinsel olalim, hayat bayram olsun, heyyooo!" diyen yok zaten... sakin ol, sevgisizz :)... birilerini zorla ruh sagligi profesyonellerine tashiyip eshcinsel yapmaya calishilmasini savunan da olmadigina göre nedir bu hiddetin, bu celalin :)... allayan pullayan cümleleri alintilayarak bana da gösterir misin lütfen, gözümden kacmish olmali... hem belki inanmiodur o kishi islama, umrunda degildir yasaklari, zorla mi?... zaten türkiye cumhurieti kanunlari da yasaklamamish eshcinsel davranishlari; sana ne oluo? :)...

60li, 70li yillardan bu yana süregelen, sözde eshcinsellikten kurtarip en iyi ihtimalde hetero cinselleshtiren ama genelde aseksüelleshtirmekten öteye pek gitmeyen tedaviler hakkinda 2008 yilinda alman hükümeti resmii olarak aciklama yapmish; yapilan arashtirmalara göre bu tedaviler vadedilen sonucu vermeyerek hayal kirikliklari yashattigi gibi üzerinde uygulanan kishilerin cogunda korkular, kendini toplumdan soyutlama, depresiondan suisidaliteye kadar ceshitli etkiler yapmish...
[SIZE=1]([/SIZE][SIZE=1]spiegel online[/SIZE][SIZE=1]'nin ve [/SIZE][SIZE=1]alman hükümetinin[/SIZE][SIZE=1] yalancisiyim
smiley-innocent.gif
)...[/SIZE]

kendisinde öyle bi egilim fark eden kishi eger müslümansa secimini yapicaktir; ya allah rizasi icin bi yolunu bulup cinsel duygularini bastirarak yashicak ve bu dünyada vazgectiklerinin mükafatini obür dünyaya ertelicek ya da cehennemde cayir cayir yanmayi, allah'in rizasini kaybetmeyi göze alicak - ama bu KENDI SECIMI olucak...

peki bu tür dini söylemlere inanmayan, özellikle de halinden memnun olan kishiye, "ya her riski göze alarak gidip acilen o garip tamir-tedavilerine tabi olucaksin, ya da toplumun zehirli pis köpügü oldugunu kabullenip ona göre yashicaksin!" diye dayatmaya, ashagilamaya, kendi kimliginden tiksindirtip imdadi "shifa" vadeden profesyonellerde aratacak kadar baski uygulamaya kimin, hangi gerekceyle, ne hakki olabilir?...


kendi ülkenizi, o ülkenin kültürüni iyi bilmek lazım.
ha! hani shu "sakatlarin ne ishi var o halleriyle okullarda, ishyerlerinde, eglence mekanlarinda, sosyal alanlarda; otursunlar evlerinde, hallerine aglayip yüregimizden kopucak yardimlari beklesinler" diyen kültür mü?... sakatlar icin yapilacak en iyi calishmalarin, ya kapi kapi dolaship ya da tv'lerde cikip icler acisi hikayelerle iyi kalpli türk halkindan para toplamak oldugunu bizlere ögretmekten bi türlü vazgecemeyen kültür mü... ne gerek var asansöre, rampaya; biz ne güne duruoz, keyfimiz yerinde oldugu sürece tüm sevgimizle karga tulumba tashiriz sizleri üst katlara dedirten kültür mü... sakattan ne esh, ne anne, ne ev kadini ne aile babasi olmaz; evlenmek ve aile kurmak saglamlara, güclü kuvvetli olanlara mahsustur diye telkin eden kültür mü... birak aile kurmayi, o shartlari yerine getiremeyenlere cinsellik hakkini bile cok gören kültür mü?...

yanlish anlashilmasin; türkiye'de cogunluk tarafindan benimsen(dirtil)ip yashanan/yashatilan kültürü yerlere batirmak degil amacim; elbette ki güzel yönleri de var ama sakatlarin yashadigi, shikayet ede ede bitiremediginiz durumlarda veya kendin de yazdigin gibi, kadin olmanin dezavantajli durum haline getirilmesinde vs. , öve öve bitiremedigin ve hepimizin de sorgusuz shartsiz benimsemesini istedigin kültürün payi yok mu sence?... kendi ishine gelmeyenleri kültür mültür dinlemeyip degishtirmeye kalkishiorsun da ayni hakki bashkalarina niye tanimiosun?...
 
“Benlik”= “Kendim için” Yani: sağlam olmayı kendim için arzuluyorum. Kabullenilmek için değil. Toplum beni kral yapsa, yine aynı şeyi arzularım.
ha tamam, "benlik"i kishilik, karakter olarak algilamishtim ben, özür dilerim... iyi de, toplumun sucunu yüzüne vurmakla ne ilgisi var bunun... tam olarak hangi suca gönderme yapiosun, "ben degishtirilmeyi arzulayan bireyim" derken?... seni degishtiremeyishlerine mi kiziosun?... seni hesaba katmadan kurulmush olan toplumsal yasham, "kalk ve yürü, gör, duy konush, degish de saglam ol ki aramizda yashayabilesin" diye yüzüne haykirircasina shekillenmish demek istiosan, belki de bunun sebeplerinden biri de toplumun aynen senin gibi düshünmesidir; "biz buna dünyalari versek, bashimiza tac etsek, kral yapsak bosh - gene ayni sheyi arzulicak, yine saglam olmayi isticek - zaten saglam olmadan da cekilmez ki hayat", diyip kenara cekiliodur?...

Zaten meseleyi nasıl buraya getirdin anlamadım.
cünkü, bu bashlikta sözü edilen dezavantajli guruplari, "kaderin tokatini yemish, boynu bükük, salya sümük, acilarin cocugu insalar" olarak algilamiorum ben... türlü bahanelerle dezavantajli duruma itilen, dishlanan insanlar olarak algiliorum... hade saglam olabilmeyi dünyalara degishmeyen, zaten saglamligin yüceligini ispatlamaktan bashka bir varolush/yaradilish gayesi de olmayan, kader kurbani, zavalli sakatlari bi kenara birakalim, saymayalim hade... kadin, eshcinsel, evli, bekar, türk, alman, roman, zenci, müslüman, hiristiyan, yahudi, ateist, din adami, bilim adami, belli bi siyasi görüshün mensubu vs. olmak kendi bashina bir dezavantaj midir?... ama tam da bu özelliklerinden ve secimlerinden dolayi ashagilanabilior, dishlanabilior, türlü cifte standartlara, haksizliklara ugrayabilior insanlar... tecrit ve benzer kavramlari kullanmam da bu sebeptendi ;)...


Maalesef övmekle bitiremediğimiz Batı, bugün genç nüfus sorunuyla karşı karşıyadır. Bunun da sebeplerinden biri ve muhtemelen en büyüğü cinsel özgürlüklerdir. Bazı güzel şeylerin yan etkileri vardır.

genc nüfusun eskisi kadar agir basmamasini sorun olarak görmek, biraz da nereden baktigina baglidir [SIZE=1](gümbür gümbür gürleyen ordular kurup dünyayi fethetme planin vardiysa sorundur, evet :))[/SIZE][SIZE=1]...[/SIZE] shahsen bu konuda belli bi görüshüm yoktur ama ortalama yashin yükselmesinin toplum ve insanlar arasi ilishkiler icin önemli faydalari olabilecegine inananlar da var... ama biz hade cok kötü bishi oldugunu farz edelim; insanlarin daha uzun yashayabilmesini saglayan tibbii gelishmeleri, saglik sistemlerini ve hizmetleri falan da göz ardi edip en büyük sucu cinsel özgürlüge atalim hade; ama bu kavramin cok daha genish oldugunu biliordum ben hep?! eshcinsellikten ibaretmish gibi bütün vebali onlara yüklemek haksizlik degil midir?!...

Kaldı ki ben de haksızlıklara uğramalarını istemem. Sadece olabilecek önlem ve uyarıların olması gerektiğine inanıyorum.
haksizliga ugradiklarini gördügünde "kendinize yazik ediosunuz" demekten öteye gidebelecigin anlamina geliosa bu, ne diyebilirim ki, ancak özür dileyebilirim senden, yanlish anlamishim diye... olabilecek önlem ve uyari derken tam olarak ne anladigini da aciklar misin?... "shiddete ve cinsellige tv'de gec saatlerde yer verilmesi gibi" demishin ama biraz bulanik geldi bana... gündüz vakti cocuk programlari arasinda eshcinsel pratikler sergilenip ne hosh bishi oldugu mu anlatilio sanki... hem belki de bahsettigin filmlerin gec saatlere birakilmasinin asil sebebi, cinselligin shiddet gibi kötü oldugu degil, ciplak bedenlerin debelenme sahnelerine indirgenemicek kadar güzel ve önemli olmasidir, ne dersin? :)...

selamlar :)
 
Tabi kavramlar tam olarak anlaşılmayınca söylenenlerde şekil 1 A da olduğu gibi anlaşılmıyor.
Siz "dezavantajlı" olmanın ne olduğunu neleri kapsadığını biliyormusunuz?
yazdıklarınıza bakılırsa bu kavramdan bi haber yaşıyorsunuz. Sonra da bizi "imana" getiremedin gibi gayri mantıki bir cümle kuruluyor işte. İmana gelmem-gelmeniz beni enterese etmiyor.
Ben ilk mesajımda eşcinsellerin dezavantajlı olduğu bir örnek verin dedim. sözünüz bitmiş olmalı ki sen dahil kimse veremedi. :)
imdii bu bülent ersoy yada cemil ipekci çokmu dezavantajlı. sakatlar gibi hayatın hiç bi alanında olamıyomular?
ne yapsak bu zavallı eşcinsellere acaba:)
burda kişinin müslüman olup olmamasından ziyade dezavantajlı olmak nedir onu tartışıyoruz. lafı tersten anlamayın :)
ha illada merak ediyorsan söyleyeyim sen o alman araştırmacılara çokta takma. eşcinselliğin cinsel sapma olduğu fikrimi hala savunuyorum. bizde erkekler kadınlarla kadınlar erkeklerle sevişir. erkek erkeğe sevişmeyi düşünemiyorum bile. bana iğrenç geliyor. :
 
Travesti ve transseksüellerin günlük hayat pratiklerini,çeşitli platformlarda verdikleri mücadeleyi direniş olarak anlayabilir miyiz.
Bu sorunu cevaplaya bilmek için seçtiğim bazı örnklr üzerinden gitmek istiyorum. Üstünde duracağım konular yegane direniş pratikleri değildir, hem de bütün travesti ve transseksüeller için geçerli değildir. bu yazıda malesef homejen ve evrensel bir travesti ve transseksüel kimliği, tanımı ve deneyimleri varmış gibi bahsediyorum. Ancak böle olmadığının bilincinde olduğumu da belirtmekteyim.

Bana göre direnişin ilk başladığı nokta bedenin değiştirilmesidir.SONUÇTA travestiler ve transseksüeller aslında modern özneler. cinsiyet değiştirme ame_liyatı, hormon ilaçları, esnetik cerrahi, modern tıbbın sayesinde mümkün olabiliyor. Yani bedenlerinin var oluşu modernite ile mümkün kılınmış durumda. bu bağlamda modern sistemin dışında değiller.
Ancak karşı durdukları toplumsal rolleri göz önünde alırsak, modern öznelerin uyması gereken 'normalliğin'dışında kaldıkları inkar edilemez .doğal kabul edilen cinsiyet rollerini yıkmaktadır travesti ya da transseksüel bedeni.
Benim vurgulamak istediğim nokta, kadınlıktan erkekliğe ya da erkeklikten kadınlığa geçmenin aslında var olan kalıplara uymanın ötesinde onlar arasındaki sınırı yıktığıdır. cinsiyetin doğal bir veri olduğu kabulünü çürütmektedir. Tanımı, rolleri ve kuralları, içselleştirilmiş ve normalleştirilmiş kalıplara karşı çıkmaktadırlar.
Hapisanenin Doğuşu'nda (Discipline and punish; The Origine of the Prison) Foucault, iktidarın bedene nufuz etmesini ve tahakkümünü beden üstüne kurmasını anlatır. bunu da asker bedeninin tarihsel değişimi ve dönüşümü üzerinden yapar. Bu durum sadece askerlere özgü değildir. Kadın ve erkek bedenleride, her toplumda farklı olmakla beraber, belirli şekillerde tanımlanmıştır ve çeşitli kurumlarda bu tanımlar normalleştirilmiştir. Bir kişinin bu tanımları aşması ve kendi bedeni üzerine kendi iktidarını kurması, bedenini 'uysallıktan' çıkararak onu dünüştürmesi,toplumsal iktidarı sarsar.f arklı stratejilerde bu baş kaldırmaya cevap verir.
'üniversite mezunu'yabancı dil bilen bir travesti neden iş bulamaz? bu aslında basit bir soru gibi gözükse de cevabı çok karmaşıktır.
transseksüellere iş verilmeyeceğine dair bir kanun ya da işverene uygulanan bir yaptırım yoktur. Zaten iktidar ilişkileri sadece yasalar ile sağlanmaz-ki yasalarda da cinsiyet değiştirmek yasaklanmamıştır. bedenler üzerinden kurulmuş olan normlar,toplum tarafından onaylanmıştır ve bunun bekçiliğini yapacak, gerekirse travesti ve transseksüellere iş vremeyerek onları cezalandıracak olan gene toplumdur.
travesti ya da transseksüel olmanın bir direniş olduğunu böyle bir bağlam içinde olduğunu kabul ediyorum. böyle bir karar aldıklarında, tercihte bulunduklarında ne ile karşılaşaklarını biliyorlar aslında. Buna rağmen bu kararın alınması 'uysal bir bedenen olmaktan çıkıp beden üzerine kaendi iktidarını kurması ve bunu yaparken de ailesi de dahil olmak üzere içinde bulunduğu tüm iktidar ilişkilerini karşısına alma direnişidir.t epkileşmeye ve sıradan_laştırmaya karşı'bir direniş...
 
İnsanı merkeze oturtup, onun mutluluğu için herşeyin sorgulanabilecğini varsayınca, Almanyadan yazan arkadaşın düşüncelerine ulaşmamak elde değil galiba.
 
Ben ilk mesajımda eşcinsellerin dezavantajlı olduğu bir örnek verin dedim. sözünüz bitmiş olmalı ki sen dahil kimse veremedi. :)
imdii bu bülent ersoy yada cemil ipekci çokmu dezavantajlı. sakatlar gibi hayatın hiç bi alanında olamıyomular? ne yapsak bu zavallı eşcinsellere acaba:)

Ben de "sakatların dezavatajlı olduğu bir örnek verin" diyorum o zaman. Ve ekliyorum: Sakatlar için sayılacak dezavantajların neredeyse tamamı cinsel kimlik-tercih nedeniyle ayrımcılığa uğrayanlarda da vardır; hem de kat kat fazlasıyla. Neredeyse tüm alanlarda çok çok daha dramatik şekilde dışlanırlar. Zira sakatlara "iyilik etmek" sevapken, hayırseverlikken; eşcinsellerin her şekilde "katli" vaciptir!

Not: Üsluba özen göstermek zorunda olduğumuzu unutmayalım e mi. "Yemedi" gibi sözleri kimse kimseye söyleyemez bu forumda.

____
Ezgi hanımın belirttiği "direnişin ilk başladığı nokta bedenin değiştirilmesidir" sözüne -tüm yazdıklarıyla birlikte- aynen katılıyorum. Ve bu "bedenin değiştirilmesi" pratiğinin sakatların bedenleriyle ("sakatların protezle tamamlanması" dayatmasıyla) büyük oranda örtüştüğünü düşünüyorum. Her ikisi de bedenin "norm" denilerek sıkıştırıldığı alandan bir "sapmayı" ve bu sapmanın "beyazlarca" kontrol altında tutulmasını ima ediyor. Bu sapma ve "bedenlerin kontrol altında tutulma şiddeti"ne maruz kalmasına direnmek de beraberinde özgürleştirici bir yaşam vadediyor.
Yani, bir yanıyla mağduriyetten kaynaklı yakınlık var, diğer yanıyla da direnişten gelen bir yoldaşlık...
 
Bir üye demiş ki az üstte:
"Ve ekliyorum: Sakatlar için sayılacak dezavantajların neredeyse tamamı cinsel kimlik-tercih nedeniyle ayrımcılığa uğrayanlarda da vardır; hem de kat kat fazlasıyla. Neredeyse tüm alanlarda çok çok daha dramatik şekilde dışlanırlar. Zira sakatlara "iyilik etmek" sevapken, hayırseverlikken; eşcinsellerin her şekilde "katli" vaciptir!
"
Toplumun ne düşündüğü sanki çok önemli! Sakatlara iyilik yapmayı sevap görse nolur, eşcinsellerin katlini vacip görse nolur?
Bu toplumun sanki dışlamadığı kesim var?

Dışlamanın somut verilerine bakmak ve odaklanmak lazım.
Türbanlı biri üniversite dışlanabilir ama otobüse istediği yerde -sakat değilse- binebilir.
Türbanlı biri bir yerde dışlanabilir ama sakat değilse sinemaya, tiyatroya istediği lokantaya, parka gidebilir.
İstediği yolda yürüyebilir. İstediği yokuşu çıkabilir.
ŞU ulkede herkesin yararlanabildiği tabi yalnızca sakatların yararlanamadıgı yerlerden yararlanabilir.
Dışlanması sebbiyle sadece diyelim ki ordu evlerine orduya ait yerlere giremez. Üniversitelere giremez vs vs
Ama sakat biri dezavantajı sebbiyle bu yerler de dahil- uygun değilse sakatlıgına gore- hiç bir yere giremez.
Burada toplum evet iyilikle bakar sakata.
Sakat için katli vacip demez.
Ama demesine de gerek kalmaz zaten.
O yüzden toplumun ne düşündüğü o kadar da önemli değil:)
Dışlasa kaç yazar!
Ya da dışlamasa kaç yazar:)

Bir sakat okulda merdivenler olduğu için, Sınıfı yukarıda oldugu için, okulllarda asansör olmadığı için vs kısacası var olan okul binaları sakat bedenlere uygun olmadıgı için biraz bile uygun olsa bile işkence sebebi oldugu için okullardan yararlanamaz.
Tercih mi yapacak universite için? puanını düşünmez bile. Habire okul binası sorar. Okula nasıl gideceğini sorar. Servis var mı der? Merdiven var mı? der. Okullara gore tercih yapar. Kısacası bedenine gore. Tabi bin maraton atlayıp geldiyse. Kim hendek atlar bu kadar bilmiorum bu ulkede?

Hatırlamak lazım bazı şeyleri tekrardan:
Sakat biri sakat olduğu için;
1. Okullardan yararlanamaz. Yararlansa bile atlanılan hendkleri bir de sormak lazım aslında.
2. Yollardan yararlanamazlar.
3. parklardan sinemalardan sosyal tsislerden bilmem ne halt varsa yararlanamazlar.
4. İş bulamazlar. Sadece mahallesinde değil her yerde gorunurler. Yani şöyle bir kimliğimizi saklayalım bile diyemezler.
5. Raporsuz damgasız arabasız gezemezler.
6. seçme ve seçilme hakkından yararlanamazlar.
7. oy kullanamazlar. Oy kullanamayan tek grup nerdeyse.
8. Asker olamazlar.
9. hakim olamazlar savcı olamazlar.
10. çoğu okula gitmemiştir.
11. en fazla kirayı vermek zorunda kalırlar. Çünkü onlara standartlarına uygun asansorlu vs ev bulmak zordur.
12. gidecekleri eve sandalyeyle girmenin azabını yaşarlar. Ayakkabısız ziyaret yok.
13. Ev onlar için dizayn dilmek zorunda.
14. hapis hayatı yaşarlar. Aylarca evinden çıkmayanlar var.
15. hiç bir eylemde bulunamamışlardır. Taksim şimdilik bir ruya:)
16. Lokantanın sandalyeye uygun olup olmadıgı, tuvaletinin uygun olup olmadıgı sorgulanır. Guzlliği değil .
17. guvenlik sorunu yaşarlar.
Sonra yazarım aklıma geldikçe.
Niye bunları yazdım peki?

Bunların yanında insanların ne düşündüğünün önemi kalmıyor çünkü!
 
Şevkinizi yada azminizi kırmak istemem. Araştırma araştırmadır ama bence yanlış bir araştırma.
Bedensel engelli insanlarda toplumun bir bireyi ve bulunduğu toplumun kültürü ile yaşıyor, onu benimsiyor, o oluyor.
Kolu olmayan farklı, bacağı olmayan farklı, görmeyen farklı, yürümeyen farklı düşünüyor gibi bir ayrışım (!) olamaz. Çünkü onların olmayanı yada çalışmayanı sadece organları.
Bir transseksüele toplum nasıl bakıyorsa zihinsel engelli olmayan diğer engellilerde aynı bakış açısı ile yaklaşır. Kimisi tamamen karşıdır, kimisi umursamaz.
Engellilerin içerisinde ayrışım yaparken zihinsel engellilerle, diğerlerini aynı kategoriye koyamazsınız. Zihinsel engelliler (yanlış bir şey söylüyorsam herkes bağışlasın) ise çok net. Zİhinsel engelli, ayrışım nedir, birleşim nedir bilmez. Onlar benim görebildiğim kadarı ile sadece duyguları ayırt edebilir. Sevgiyi hisseder, nefreti hisseder. Bedensel engelliyi nasıl olurda zihinsel engellilerle ayrışım kategorisinde değerlendiriyorsunuz. Yürüyemeyen bir insan her şeyi düşünebilir, kendi kararını verebilir.... Onun çalışmayanı uzvudur beyni değil.
Belki son madde üzerinde çalışılabilir ama bu da tek başına tez olamaz....
Bence kendinize farklı bir tez konusu bulun derim yada araştırmanızın bir bölümü engelliler ise bu bölümü çıkartın. Çünkü elmalarla elmalar, armutlarla armutlar... Siz bal kabağı ile, üzümün farklılığını yada ayrışımını yada birbirine bakışını araştırıyorsunuz...
Benden size bir öneri...
Doğuştan (genetik bozukluğu olan) kendisini karşı cinsten hissedenlerle, yozlaşmış kültürde, önce alkol, sonra uyuşturucu, ardından karşı cinsle ulaşılan cinsel doyum sonrası, cinsel açlığını hemcinsinde arayan sapkınların birbirlerine bakışlarını araştırın... Dar bir konu gibi gelebilir ama çok güzel sonuçlar çıkar.
Örnekİ; Anadan doğma Bülent Ersoy (transseksüel), Anadan doğma Yılmaz Morgül (feminen) ve sonradan yolaşarak olanlar E-5'te bu garibanlardan binlercesini bulabilirsiniz...
Selamlar
 
Hızımı alamadım. Başa dönüp bişiler karalamam lazım yeniden.

Türkiye'de yaşayan dezavantajlı gruplardan biri olarak engellilerin, diğer dezavantajlı (etnik, dini ya da cinsel yönelimleri bakımından) gruplara bakışları ve onları konumlandırışları çerçevesinde neler söylenebilir?
Saglamını, solcusunu, dindarını, kürdünü, eşcinselini, mahkumunu, fakirini, türbanlısını vs her kesimden kim varsa sakat değilse tekerlekli sandalye ile, bastonla, ya da bir cihazla, bir sakat gibi İstanbul'da dolaşmasını tavsiye ederim. Yaşam standartlarının en azına bile ulaşamamış sakatlarla diğer tüm kesimlere -dezavantajın ne oldugunu anlamaları açısından- bir günlük şehir turu kafidir derim. Hele şehirlerden, diğer tüm kesimlerin yararlandıgı avantajlardan sakatlar da eşit düzeyde yararlanılabilecek hale gelsin denklik kurulsun ondan sonra diğer tüm dezavantajlı gruplarla ilgili bir düşünncemiz olacaktır. O zaman düşünürüz.
Sakatlar yukarda bahsettiğim gibi şehirlerden eşit bir şekilde yararlanmadan dışlanmış başka kesimlerle özdeşlemenin kurulmasını onaylamıyorum. Sadce eşcinsellerle değil kim olursa olsun isterse turbanlı isterse kürt isterse mahkum kim olursa hangi dezavantaja sahip olursa olsun her kesim güneşten, yeryuzunden, dogadan, doganın sunduklarından, parasız bedava olan her unsurdan hava, su, göl, deniz, toprak vs ne varsa bu gzegenden ortak bir şekilde faydalanabilirken sakatlara başka bir gezegen seçenegi varmış gibi zulümle aynı tarafta durmaktan ar etmeyen diğer grupların hepsinin zulmün bir parçası olduğunu görmemek, körlüktür. Bu anlamda hepsi zulmün parçasıdır ve dışlanmayı hak eder. ÇÜnkü konumlandıkları yerde sakatlar yok. Bu kadar basit. Hepsi; sakat bedeni insanlık degerleri dışında tutan ortak bir zihniyete izin vermekle, seyirci kalmalarıyla zulm sisteminin parçası kabul edilirler.

Sonuç olarak sakatların bu dışlama psikolojisi, olması gerektiği gibidir, haklı bir eylemdir, güzergah dogrudur:)
Zaten sakatlar bu gezegene dahil olsa tüm grupların sorunları da hallolur. Ama bunu düşünecek mantık nerde?
Tüm magdurların çığlığına sahiptir sakatlar.

http://www.youtube.com/watch?v=1Pk4IjdLmRA
 
OturanBoğa;

eşcinsellerin dezavantajlı olduğu somut bir örnek istedim verilen örnek lafı yuvarlama örneği olmuş.
ben somut örnekler veriyorum. sakatlar kamu binalarına erişemiyor. ( eşcinseller kamu binalarında sevişme özgürlüğümü getirilsin? )
sakatlar sokaklarda rahat haraket edemiyor hatta sokağa hiç çıkamayan var. (eşcinsellere sokakta sevişme hakkımı getirilsin? )
nedir bu dezavantajlı olma durumu? ne ne ne???
eşcinsellerin katli vaciptir sözü gerçekle bağdaşmayan aslı astarı olmayan bir sözdür. Bu ülkede eşcinsel olupta sanat camiasında en tepe noktalara gelenler var. hatta eş cinsel olmak sanat camiasında yükselmek için tek başına yeterli olduğu durumlar bile yaşanmıştır. bırakın eşcinsellerin katli vaciptir düşüncesini eşcinsellik zirveye tırmanmak için geçer akce bile olmuştur.
Bizde köklerine yabancı olmakmıdır nedir bilemem bir avrupa hayranlığı ve türk düşmanlığı türedi. ben bu durumu genelde yeni yetme gençlerde gözlemliyorum. türk olmak aşağılık kötü bir durummuş gibi algılanıyor. aynı şekilde türklüğe dair tüm kültürel birikimler red ediliyor. aynı şekilde islamiyet tek başına gerici olmak için yeterli oluyor. ve yine islam düşmanı olmak, türklüğe küfretmek aydın ve entel olmanın ilk kuralı gibi algılanıyor.
Yukarda "eşcinsellerin katli vaciptir" sözünde bile içten içe bir islam düşmanlığı yatıyor. (not: "vacip" kelimesinin kökeni araştırılsa nereye dayandığı belli olur.)
Ben buna kültürel asimilasyon diyorum. bu asimilasyona uğrayan zavallılara da acıyorum. lanet olsun içimdeki insan sevgisine. :)
Yazılanlara baştan sona okuyunca çoğu mesajda yukarda anlattığım şeyleri görmek mümkün.

Not: Uslubum hakkında bir sıkıntı olmuş. hiç kimseye hakaret edecek bir cümle kurduğuma inanmıyorum. biraz relax olun. savunduğunuz tezleri tepe taklat oldu. site sahibi olmak uyarı niteliğinde imla işareti vurgusu yapma hakkını sana tanımaz. sende dikkat et...
 
[1] sakatlar kamu binalarına erişemiyor. ( eşcinseller kamu binalarında sevişme özgürlüğümü getirilsin? )
[2] sakatlar sokaklarda rahat haraket edemiyor hatta sokağa hiç çıkamayan var. (eşcinsellere sokakta sevişme hakkımı getirilsin? )
[3] nedir bu dezavantajlı olma durumu? ne ne ne???

Öncelikle "senin dezavantajın benim dezavantajım" saçmalığına girmek çok anlamsız, ama karşı argümanlar bu yönde geldiği için buna biraz da mecburen katlanıyorum...

1- Binaya erişmekle, sevişmenin hiç bir ilgisi yok. Burada bahsettiğimiz şey insanların biyerlerde sevişme özgürlüğü değil.
Siz hiç bir travestinin ya da dışardan eşcinsel olduğu görünür olan birinin kamudan hizmet alabildiğine tanıklık ettiniz mi? Bir sakat sakatlığı öne sürülerek mimari nedenlerden erişemiyorsa kamu hizmetine, bir eşcinsel de eşcinselliiğe duyulan nefretten dolayı erişemiyor hizmetlere. Bırakın belediye hizmetlerini vs. acil durumda hastane tedavi edilmediklerini biliyor musunuz? Aybalam45'in yazdığı gibi, kanunen tedavilerine mani bir durum yok aslında, ama uygulamada içselleştirilmiş ahlak normları bu kişileri toplumdan dışlamayı olağanlaştırıyor; hatta gerekli kılıyor! Yani her ikisinde de bir dışlanma söz konusu. Birinde "sakatsın git evinde otur" var, diğerinde "i.ne seni, sana burda hizmet yok".

2- Sakatlar sokakta 10 üzerinden 2 özgürse, eşcinseller 1. Evet, kaldırımlara takılmadan gidebiliyorlar ama, arkalarından "i.ne" diye taciz olmadan Türkiye'de kaç mahallede gezebilirler sizce? Kaçınızın mahallesinde eşcinsel birileri görünür şekilde yaşıyor? Kaç yerde ev kirlayabilirler? Kaç esnaftan alışveriş yapabilirler? Tıpkı sakatların alışveriş merkezleri vb. steril ortamlara itilmesi gibi, onlar da "kurtarılmış" yerlere itiliyorlar. Dahası sakatların sandalyesini ittirivermek "huzur verici"yken, aynı huzur eşcinseller söz konusu olduğunda ancak "i.ne" denerek sağlanabiliyor!

3- Cinsel kimlik-tercih nedeniyle ortaya çıkan dezavantaj bir değil, bindir. Sakatlar için dezavantajları sayın, ben de hepsine karşılık eşcinsellerin bir dezavantajını sayayım...
Siz okulda, işyerinde, kamunun hizmet veren tarafında veya hizmet alan tarafında vs.vs.vs. onuruyla ve kendi kimliğiyle yer alabilen kaç eşcinsel gördünüz bugüne dek? Oysa dünyanın tüm toplumlarında nasıl ki ortalama %10-15 sakat varsa, aynı oranda da eşcinsel olduğu bir veridir. Nerede bu insanlar? Sakın aynı mekanizmalarla dışlanıyor olmasınlar?

"Türk düşmanlığı" "avrupa hayranlığı" "islam düşmanlığı" sözlerinin de içi boş. Kimin hangi sözleri size bunları söylettiyse, o ifadeleri alıntılayın ve somut konuşun. Yoksa "Türk eşcinsel olmaz", "Müslümanlardan eşcinsel çıkmaz" mı diyorsunuz? "Geleneklerimizde yok" he mi? :) Tekrar edeyim, dünyanın her her her her yerinde, kültüründe, dininde, İran dahil, Afganistan dahil, Türkiye, Endonezya, ne bilim işte, her neresi olursa olsun orada %10-15 arasında eşcinsel vardır. Bu üzerinde tartışma olmayan bir veridir. Bunu ifade etmek bişeylere düşman olmak ya da öykünmek demek değildir.

Bir de, nedir "savunduğunuz tezler tepe taklat oldu" dediğiniz şey? Ben ortada tepetaklak olan bir şey görmüyorum. Bırakalım tepetaklak olmayı, ayakları yere basan bir karşı görüş dahi görmüyorum.
 
Okuduğum mesajlarda oldukça ilginç, bazılarıda düşündürücü yorumlar vardı..

Sözüme başlamadan, bir sakat olarak değil ama dışarıdan bakan biri olarak, belki de haddimi aşarak yorum yaptığımı belirtmek isterim.

- Öncelikle belirtmeliyim ki, eşcinsellik tıbben bir hastalık hali olarak kabul edilmez. Kişinin sağlığı veya ruh sağlığı bu durumdan etkilenmedikçe fizyolojik/psikolojik bir durumdur.

- Eşcinsellik pek de sanıldığı gibi tercih konusu değildir. Mekanizmaları iyi bilinmemekle birlikte çok erken bebeklik, hatta hamilelelik döneminden kaynaklandığına ilişkin bulgular vardır. Olmayacak adamı zorla eşcinsel yapamayacağınız gibi, eşcinseli de akıl yoluyla pek vazgeçiremezsiniz.

- Eşcinsellik tarih kadar eskidir.. yeni veya sadece batılı ülkelere has bir durum değildir. Gizli eşcinsellik veya açık eşcinsellik sadece toplumun bakış açısı sorunudur. Yoksa gelişmiş batı ülkelerinden, en radikal din devletlerine kadar her toplumda mevcuttur. Birinde alenidir.. diğerinde gizlidir.


İşin bu boyutu bir tarafa bırakılırsa, eşcinseller dezavantajlı bir grup mudur? Kanımca tereddütsüz olarak öyledir. Çünkü neredeyse hiç bir toplumda "normal" kabul edilen kriterlerin dışına çıkanlar hoş görülmez. Toplumun çoğunluğu "normal" kriterini ortaya koyar.

Sakatlık, eşcinsellik, radikal bir siyasi görüşü savunmak gibi topluğun çoğunluğunun "normları" dışında olan herkes dezavantajlı gruptur. Başörtüsü bir dezavantaj değildir..yerine göre bir avantajdır. Başörtüsüyle üniversiteye gitmek dejavantajdır. Aynı şekilde arabistana başı açık gitmek de dezavantajdır. Yani avantaj veya dezavantaj hali içinde bulunduğunuz toplum kümesi ve o kümenin konuya ilişkin normlarına bağlıdır.

O zaman, dezavantajlı grupta olan kişilerin bu durumunu belirleyen toplum olduğuna göre, bu gruplar farklı normlarda farklı kümeler haline gelerek farklı normlara destek çıktıklarına göre kanımca devavantajlı grupların birbirine bakış açısında diğer kişilerden bir farklılık yoktur.

Örneğin, eşcinsel bir kişi için de sakatlık kendi sakat olmadığı sürece norm dışıdır.. Aynı şekilde kendi eşcinsel olmayan bir sakat için de eşcinsellik norm dışı olur. Özgürlükçü düşünen dejavantajlı olsun, olmasın herkes için normlar daha esnektir. Dolayısıyla ister sakat olsun, ister eşcinsel olsun, ister başka bir şey olsun, bunu dezavantaj olarak görmek istemezler.

Kişisel fikrime göre norm dışı kişiler başka norm dışı gruplarla bir araya gelmek isterler mi? Bence istemezler... Yabancıların bir sözü vardır: Kedi sürüsünü gütmek imkansızdır derler.. yani bağımsız grupları aynı şeyleri talep etseler de bir amaç çevresinde toplayamazsınız demektir. Bence bu grupların bakış açıları da bu çerçevededir.
 
Kanaatimce konuda bir ayrışma varmış gibi gözükse de aslında çok zıt şeyler söylenmiyor. Engellilerin de eşcinsellerin de başörtülülerin de… Bir takım mağduriyetleri olduğu konusunda uzlaşma var. Fakat benim de içinde olduğum bazı arkadaşlar, Dezavantajlılık kavramına yeterince aşina olmadığı, bu kategorileştirmenin hangi kriterlere göre yapıldığını tam olarak bilmediği için ihtiyatlı olmaya çalışıyor. Fakat ben ihtiyatlı oluşumun, eşcinsellerin mağduriyetlerini ilkesel olarak kabul ettiğim gerçeğini örtmesine izin vermemeye ve kafamın netleşmesi için bu insanları dinlemeye-anlamaya hazır olduğumu belirtmeye çalıştım.


Eşcinsellerin göz önünde olanlarının, (en azından bir kısmının) sergiledikleri yaşam biçimi(fuhuş) PKK’nın Kürt meselesine yaptığı gibi olayı provoke ediyor. Bu yaşam biçimini kendilerinin seçip seçmediği, toplumun onları dışlayarak, iş vermeyerek bu hayata zorladığı vs. ayrıca tartışılabilir. Eşcinsellikle bu yaşam biçimini zihnimiz aynı şey sanıyor olabilir…


Bu iki küçük izahı yaparsam biraz daha ılınır mevzu diye düşündüm…
 
Üst Alt